Dil Bayramı ve dilimizin yeni modaları, Afet ILGAZ

GENEL HABERLER Misafir Yazar - 13.05.2011

Afet ILGAZ, YENİÇAĞ

Sıradan yakınmalarım olmayacak. İşte dükkân adlarının yarısı, firma adlarının bilmem kaçta kaçı, yabancı dil diye yıllardır söylenen ve söylene söylene neredeyse acısını unutturdukları “dil yaraları” mızı açmayacağım. Tam tersine bu dil bayramı gününde, Türkçeyi iyi kullananların bile, konuşmasını hayranlıkla dinlediğim dil ustalarının bile nasıl olup da yaptığı “yamuk” luklardan bahsedeceğim. Bu lafı sevmiyorum ama gerçekten de aklıma o kullanım yanlışları gelince sanki Türkçe “yamulmuş” gibi geliyor.
13 Mayıs 1277. Karamanoğlu Mehmet Bey’in “Sarayda, divanda, meclislerde Türkçeden başka dil kullanılmayacak” fermanının yıldönümü.

***
...
Şimdi yapılanlar ise bambaşka bir şey. Bir yamuk durum. “Akl-ı selim” i sıfat ve zarf olarak kullanıyorlar. “Akl-ı selim konuşmak” gibi, akl-ı selim adam gibi... Oysa akl-ı selim bir ibaredir. “Akl-ı selim sahibi olmak” denir mesela, “Akl-ı selim ile davranmak” gibi... Ama doğrudan doğruya yüklemin yahut ismin önüne gelmez. Bunu “okumuşlar” yapmasın hiç olmazsa! “Sağduyu” var, yerine onu kullanalım.
“İş-Güç” ... İş bir isimdir, iş-güç ise bir deyimin bir parçasıdır. “İşini gücünü yap gel” diyorlar mesela. Ağlar mısın güler misin? Bu “işini yap gel” olacaktı. Çünkü ortada belli bir iş var. “İş güç sahibi olmak” ise, bir deyimdir. Zaten artık hiç kimse güzelim “iş” i kullanmıyor. İlle, iş güç diyecekler.
Bir de “hoş sohbet” var ki, nasıl böyle kullanıyorlar, anlamıyorum. “Hoş sohbet edelim” diyorlar. Fesuphanallah! Orada yapılan şey sadece “sohbet” tir. Hoş sohbet ise, “sohbeti hoş olan kimse” demektir.

***

...
Bu arada elbette okumuş, yazmışların hem de iyi konuşmacıların “lâzım” a “lazım” dediğini, Hakkâri’ye, Hakkari dediğini unutmuyorum ve “şapka” ların ne kadar lüzumlu olduğunu düşünüyorum.
Gençlerimizi demeyelim de bazılarını, fazla konuşmak, kelime aramak, cümle kurmak zahmetinden kurtaran “süper” e ne dersiniz? Artık kimse “beğeniyorum”, “çok güzel olmuş” demiyor. “Süper” diyor sadece.
Ya “yaşamak?” Artık kimse ikamet etmenin karşılığı olan “oturmak”ı kullanmıyor. “İstanbul’da yaşıyorum” diyor mesela. Oysa “yaşamak”ın sözlük anlamını bilirsiniz. Mecazi anlamı eğlenmek, zevk ü sefa sürmek demektir.
“Atıyorum” u Sayın Mustafa Önder yazmıştı. Diyelim ki; “mesela”, “farz edelim” demek yerine, yani bu kelimeleri aramak yerine “atıyorum”! (Tekrar fesuphanallah!)
“Kameriye” için çok uğraştım ama tam başaramadım. En süslü spiker hanımlar bile kameriye (oda)ye, kamelya (çiçek) demekte devam ediyor.
Okuyucularımdan, Karamanoğlu Mehmet Bey’e rahmet dileyerek, özellikle şu akl-ı selim’i, iş güç’ü, hoş sohbet’i yanlış kullanmamalarını diliyorum. Türkçe yamuluyor.

Yazının tamamı için:

http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=18233
Tarih: 13.05.2011 Okunma: 676

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?