Niye salaklaştı bu millet!

Osman YILDIZ - 13.07.2008

Niye salaklaştı bu millet!

 

Başlık için öncelikle okuyucularımdan özür dilerim.

Çünkü bu satırları okuyanların salaklıkla ilgisi olduğunu düşünmek bile istemem. Peki kim bu salaklaşanlar. Ve de niye salaklaştılar.

            Televizyonda kanallar arası gezerken gözüme takılanları düşününce ister istemez milletimizin salaklaştığını düşünmek zorunda kalıyorum. Çünkü televizyon gibi dünyanın bütün bilgisini evimize taşıyan kütüphanede nerdeyse ninni söylenecek hale gelinmiş durumda.

Biraz beyin jimnastiği yapmak istersek aslında televizyonun ne kadar önemli bir icat olduğunu hemen anlarız.

Kaç kanallı olursa olsun evinizdeki televizyonu günün her hangi bir saatinde her kanalda 1 dakika kalarak gezerseniz ne anlatmak istediğimi daha iyi anlarsınız. Bu gezintinizde istisnasız en az 3 veya 4 kere aynı reklamlara rastlarsınız. Üşenmeyip ne kadar reklam veren firma var diye araştırmaya başlarsanız topu topu 200 firma bile olmadığını görürsünüz.

Dahası hemen hemen bütün kanallarda tanıdık yüzlere rastlarsınız. Bu yüzlerin bulunduğu satılmış büyük kanalların sadece logoları değişir. Başka hiçbir yüz değişmez.

Buradan hareketle Türkiye’yi yöneten 50 kişi listesini bir değerlendiriniz. Ne düşünüyorsunuz. Benim gördüğümü sizde görebiliyor musunuz? Üzerinde bir daha düşününüz.

Yöneten 50 kişiyi seçenlerle rast gele bir zamanda zap yaptığınız zaman karşınızda gördükleriniz arasında bağ var mı?

Nerden çıktı bu bağ diye düşünen olabilir.

Bilmem.

Ben ilginç buldum.

Birileri milleti yönetiyor. Ama yönetmek için öncelikle milletin beyninin boşalmasını nerdeyse sabit hale gelen maşalarıyla sağlıyor. Hadi beraber bir test daha yapalım mı?

Şu meşhur duayen diye tabir edilen baş satılmışların sunduğu haberlerden birisini kanal değiştirmeden 30 dakika izleyiniz. Kendinizde değişiklik hissediyor musunuz? Uyuştuğunuzu, hipnoz olmuş gibi uyumaya başladığınızı fark ediyor musunuz?

Acaba niye.

Görüntüler içinde ne tür bir hile var ki haberleri dinlerken tüylerimiz diken diken olacak yerde uykumuz geliyor.

Burada belki okuyucularımdan bilmeyen olur diye basit bir açıklama yapma ihtiyacı hissettim.

Televizyonda izlediğimiz her görüntü gerçekte yanıp sönen lambalardan oluşmaktadır.

1 saniye zarfında milyonlarca lambanın saniyede 25 kere veya daha fazla yanıp sönmesini gözümüz algılamaz.

1 saniyede 12 kareden daha az aynı görüntü yanıp sönerse atlamalı hareket görürüz. Fakat 1 saniyede 25 kare ve üzerinde ki bir görüntüde aynı karelerden 1 veya 2 tanesi farklı olursa bu algılanmaz. Gözümüz görmez ama beynimizin bu kareleri algıladığı iddia ediliyor.

Tekniği biliyorum. Fakat beynimin farklı kareleri algılayıp algılamadığını bizzat test etme imkanım olmadı.

Kötü zanda bulunmak istemem. Ama hangi saatte olursa olsun haberleri izlerken uykumun gelmesini hazmedemiyorum.

Çünkü izlediğim haberler çoğu zaman bırakın uyuşmayı yerimde hop oturup hop kalkmamı gerektiren haberler.

Başa dönersem küçük köyde oynanan büyük oyunun yarın iddianamesi yayınlanacakmış.

İddianamede neler yer alacak onu bilmiyorum. Pekte merak etmiyorum.

Ama İzmir’in suyundaki zehir konusunun gündemden düşmesini aklım almıyor.

Acaba diyorum. Bu 50 kişinin lideri kim. Ve bu lider siz bu konuyu kapatın emrini kime nasıl verdi. Yine bu lider hangi ideali için milyonlarca insanın göz yaşını gülerek izleyebiliyor.

Nasıl bir sapkınlık sahibi bir insan, ağlayan bir bebeğin çaresiz anne ve babasının ağlamasından zevk alabilir.

Öyle ya

Şu meşhur medyamız sadece ama sadece bebeğinizi çişe tutun cümlesini dünyaya ulaştırsa her gün milyonlarca anne ve babanın göz yaşlarının durmasını sağlayacak. Ama ne mümkün. Bu basit cümle dünyaya ulaştırılmıyor.

Dahası nasıl oluyor da bu sapkın insanlar, 3 kuruşlarıyla tüm toplumun insanlığını satın alabiliyorlar. İnsanlar salaklaşmadılarsa niye uyanmıyorlar.

İnsanlar nasıl salaklaştırıldılar. Nasıl oluyor da açlıkla mücadele ederken tok görünmeyi başarmayı erdem sayıyorlar. Fikri olan var mı?

Varsa merakla okurum.

Saygılarımla   

 

Tarih: 13.07.2008 Okunma: 739

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Osman Yıldız

27.03.2008 - 13:03

Yazınız harika Lütfen tüm yazılarınızda bu bakış açınızı kaybetmeyiniz. Gerçekleri biz 2. sınıf vatandaşlar gördüğümüz müddetçe hükümetlerde, muhalefetde, herkes temiz olmaya yönelecektir. Ama biz körü körüne, takım tutar gibi görüşlere bağlanırsak işte o zaman her konu tıkanır. Saygılarımla

Necmi Uçar

27.03.2008 - 16:52

Yazmış olduğunuz yazınızdaki işlenen konu gerçekten geçmişi şöyle bir zihnimden geçirdimde aynen doğru tam yakalayacakken nedense avı elimizden kaçırıyoruz. Ha şunuda söyleyebilirim yüzde yüz cezalandırılması gerekenlerin sırtı sıvazlanarak bir daha olmasın ha gibi onu kazanma anlayışı imiş.Her neyse kıssan ve şiirinde çok uygun olmuş tebrikler sayın komutanım kalemine sağlık.

Osman Yıldız

27.03.2008 - 13:03

Yazınız harika Lütfen tüm yazılarınızda bu bakış açınızı kaybetmeyiniz. Gerçekleri biz 2. sınıf vatandaşlar gördüğümüz müddetçe hükümetlerde, muhalefetde, herkes temiz olmaya yönelecektir. Ama biz körü körüne, takım tutar gibi görüşlere bağlanırsak işte o zaman her konu tıkanır. Saygılarımla

Necmi Uçar

27.03.2008 - 16:52

Yazmış olduğunuz yazınızdaki işlenen konu gerçekten geçmişi şöyle bir zihnimden geçirdimde aynen doğru tam yakalayacakken nedense avı elimizden kaçırıyoruz. Ha şunuda söyleyebilirim yüzde yüz cezalandırılması gerekenlerin sırtı sıvazlanarak bir daha olmasın ha gibi onu kazanma anlayışı imiş.Her neyse kıssan ve şiirinde çok uygun olmuş tebrikler sayın komutanım kalemine sağlık.