Kalem feryâd eder, ağlar mürekkep,
“Beni cahil eline verme Ya Rab!
Lütfunla âlime çevir yolumu,
Kırma n’olur kanadımı, kolumu.”
Lâedri
A. Metin
AKPINAR, Odatv.com, 09.04.2010
Artık açıkça ortaya çıktı. AKP
seçimleri yeni bir mazlum edebiyatıyla kazanmaya çalışacak.
İşsizliğin ve yoksulluğun geniş
kitlelere yayıldığı bir ülkede normal şartlarda iktidar partisinin seçim
kazanması mümkün değildir. Bir alicengiz oyunuyla AKP, halkın kafasında AKP’nin
aslında iktidar değil, muhalefet olduğu algısını uyandırmak isiyor.
AKP seçimlere, “Orduyu tepeledim,
sıra yargıda… Onu da tepelersem ülkemizde ne işsizlik, ne yolsuzluk, ne de
yoksulluk kalacak” söylemiyle girecek. AKP ve yandaşları halk oylamasını ve
arkasından gelecek genel seçimleri, “Yüksek yargı iktidarı mı, yoksa AKP
iktidarı mı?” sorusuna dönüştürecek. Ülkemizdeki yoksulluk, yolsuzluk,
işsizlik ve tüm sorunların kaynağı olarak yüksek yargıyı gösterecek. Sanki
iktidarda yüksek yargı varmış da, kendisi de onu iktidardan indirmeye
çalışıyormuş gibi bir algının halkın kafasında oluşturmaya çalışacak. CHP ve
MHP’yi de iktidardaki yargının önemsiz, küçük koalisyon ortakları olarak
gösterecek.
Yani AKP yine mağduru oynayacak.
Yandaş medya işini gücünü bırakmış,
durmadan yüksek yargıya saldırıyor. İşte Zaman Gazetesi yazarlarından Mehmet
Kamış’ın köşesinden küçük bir alıntı:
“Zamana, şartlara ve konjonktüre
göre darbe gerekçeleri üretenlerin üzerine gitmek savcılara pahalıya mal oluyor.
Karanlığa el atan her yargı mensubunun başına olmadık işler geliyor. Maalesef
bugünkü hukuksuz yapının en büyük muhafızı yüksek yargı mensuplarıdır.”
Vakit Gazetesi yazarı Abdurrahman
Dilipak, yüksek yargı dahil gözdağı vermediği kimse kalmamış köşesinde.
İşte o yazının bir bölümü:
“Bugün gelinen nokta Ergenekon
davasında yeni bir başlangıç olacak. Eğer daha fazla direnecek olurlarsa daha
trajik gerçeklerle karşı karşıya kalacaklar… Ne Baykal, ne Bahçeli, ne
Kanadoğlu, ne Başbuğ, ne YARSAV, ne de HSYK bundan sonra bugüne kadarki tavrını
sürdüremez. Denemek isterlerse, bu işin bedelini ödemek zorunda kalırlar.
Erzincan paşasının da ayaklarının suya ermiş olması gerekir. Demirel ya da
Cindoruk’un da adımlarını denk atması gerek. Ya da Ergenekon’un değirmenine su
taşıyan media, mafia, sermaye, siyaset, STK, bürokrasi mensuplarının da… Bu
arada Tekel işçilerinin de Ergenekon’un koruyucu kalkanı ve tramplen tahtası,
Truva atı görünümünden çıkmaları gerek.”
Yazının sonuna doğru iyice kendinden
geçmiş halde bakın ne diyor Dilipak?
“Daha tutuklanması için sırasını
bekleyen yüzler değil, binlerce isim var. İnce ve uzun bir yoldayız. Sabır,
kararlılık ve cesaret gerek. Gelinen noktaya bir gün mutlaka gelinecekti ve
gelindi. Benden söylemesi. Bundan sonrası için herkesin daha dikkatli olması
gerek.”
Vakit Gazetesinin tehditlerini
küçümsemeyin sakın. Zaman gazetesi nasıl Fethullahçıların sesiyse,Vakit
gazetesi de AKP’nin milli görüşçü kemik tabanının sesidir. O tabanda
konuşulanların yansımasıdır. Dilipak’ın tehdit dolu yazısı AKP yanlısı
radyolarda defalarca yayınlandı.
AKP ve yandaşlarının seçimi kazanmak
için kullanacağı slogan belli olmuştur: “Tüm dertlerin kaynağı iktidardaki
yüksek yargıdır.”
Kimlerin iktidarda olduğunu, son
yıllarda kimlerin zenginleştiğine bakarak anlayabiliriz aslında. Aşağıdaki
sorulara verilecek yanıtlar iktidarda kimlerin olduğunu bize gösterecektir.
Hangi yüksek yargıç oğluna gemicik
almıştır?
Hangi yüksek yargıcın mali suçları yasa değişikliği yapılarak suç olmaktan
çıkarılmıştır?
Hangi yüksek yargıcın oğlu ithal mısır üzerindeki vergilerle oynanarak haksız
kazanç elde etmiştir?
Hangi yüksek yargıcın yandaşı devlet bankasından aldığı ucuz krediyle devletten
gazete satın almış ve o gazetede o yargıcın yalakalığını yapmıştır?
Hangi yüksek yargıç imar planlarında yapılan değişikliklerle rant elde
etmiştir?
Hangi yüksek yargıç Avrupa’daki soydaşlarımızı soymuş, ya da soyanları koruyup
kollamıştır?
Hangi yüksek yargıç kendini eleştiren medyayı maddi ya da manevi anlamda baskı
altına almıştır?
Aynı soruları AKP’lilere de sorarsanız
iktidarda kimlerin olduğu açıkça ortaya çıkar.
Yoksulluk, yolsuzluk ve işsizliğin
kaynağı AKP’dir. Yüksek yargı yandaş yargı haline gelirse, ki yapılmak istenen
budur, bu gerçeği bile hiç kimse ağzına alamayacaktır.
Turuncu darbelerle iktidara gelenlerin
içler acısı durumu ortada. Yalanla dolanla, tehditle ve ABD desteğiyle hiçbir
güç uzun süre iktidarda kalamıyor.
Arşiv