GÜRÜLTÜLÜ ERGENEKON TUTUKLAMALARI BİTTİ Mİ?

Neslihan KORUTÜRK - 18.09.2009

Bu dünyada herkese yer var.

 


 

Bazı yazarlar var; bunlar iktidar partisini ve onun bürokratlarını çoook yakından tanıyorlar. İlişkileri gayet eskilere dayandığı için aralarında sıkı bir güven mevcut. Birbirlerine bilgi alışverişi yaptıkları gibi, gazete ve TV üzerinden kamuoyu oluşturma “operasyonları” da yürütülebiliyor.

 

Elbette yazarlar bu hizmetlerine ve sıkı samimiyetlerine dayanarak bürokrasiye ve hükümete tavsiye hatta “talimat” verme haklarını kendilerinde görebiliyorlar.

 

Bu yazarlardan biri Ruşen Çakır… Vatan Gazetesinde, hani şu Erdoğan’la kavgalı olduğu iddia edilen Doğan’ın gazetesi Vatan’da yazıyor.

 

NTV’de de haber programları yapan Çakır’ın 16 Eylül tarihli yazısı bu bilgi, yönlendirme ve “talimat” akışının örnekleriyle doluydu.

 

“Ergenekon Bitti KCK Verelim” başlıklı yazı şu cümlelerle başlıyor:

 

“Dalga dalga gelen Ergenekon operasyonları hakkında en çok sorulan sorulardan biri ‘Bakalım Fırat’ın doğusuna da uzanacak mı?’ olmuştu. Bu beklentinin yerine geldiği söylenemez, kaldı ki Ergenekon’da operasyonlara ne zamandır ara verilmiş, hatta bazılarına göre bundan sonra gürültülü Ergenekon tutuklamalarına tanık da olmayabiliriz. Ergenekon durdu durmasına ancak Fırat’ın doğusunda operasyonlar dur durak bilmiyor. KCK operasyonlarını kastediyorum.”

 

Yazarın bazılarından ne kadar geniş bilgi aldığı ortada! Fakat gelen bilgiler Çakır’ı memnun etmiyor. Ergenekon’un Fırat’ın doğusuna uzanması beklentisi gerçekleşmemiş olması ama o bölgedeki başka bir operasyondan “dur durak bilmiyor” diye bahsetmesi, memnuniyetsizliğini ortaya koyuyor.

 

Bu paragraftan bir anlam daha çıkıyor: Bir punto büyüterek yazdığımız ifadeden, Ergenekon tutuklamaları sanki hukukun gereği değil de, siyasî iradenin tasarrufuymuş gibi bir izlenim ediniyorsunuz!

 

Dönelim asıl konuya… Peki, KCK neymiş, bu operasyonlar kime karşıymış? Çakır’ın izahıyla işte cevabı:

 

“KCK, Koma Ciwaken Kürdistan’ın yani Kürdistan Topluluklar Birliği’nin kısaltması. İddiaya göre bu örgüt, yasadışı Kürt siyasi hareketiyle (PKK) yasal olan (DTP) arasında köprü vazifesi görüyor.

İşte KCK ile irtibatlı olduğu ileri sürülen çok sayıda kişi son dönemde gözaltına alındı, önemli bir bölümü de tutuklandı. Bunların arasında DTP genel Başkan Yardımcıları, değişik kademelerden DTP yöneticileri ve üyeleri, eski belediye başkanları, eski ve yeni belediye yöneticileri bulunuyor. Soruşturma kapsamındakilerin ciddi bir oranını kadınların oluşturduğunu da hatırlatalım.”

 

Yazar, Kürt siyasi hareketi tarafından yakından ve kaygıyla takip edilen bu operasyonların genel kamuoyunda ilgi uyandırmadığını tespitten sonra, bir istisnaya işaret ediyor: “Zaman Gazetesi, Samanyolu TV ve Aksiyon Dergisi KCK soruşturmasını adım adım ve en ince detayına kadar tarif ediyor ve buna neredeyse Ergenekon soruşturmasına olduğu kadar sahip çıkıyor.”

 

Bu ilginç bilgi ve tespitlerin ardından; tavsiye ve “talimat” faslına geçiyor. Bu fasılda “güvenlik bürokrasisi”yle olan yakınlığını ortaya koyduktan sonra etrafa inciler saçıyor. Birlikte okuyalım:

 

Bu operasyonların yanlış olduğu kanısındayım. Güvenlik bürokrasisi içinde benim gibi düşünenlerin sayısının hiç de az olmadığını da biliyorum. Onların neden itiraz ettiklerini bilmiyorum ancak bana göre bu soruşturma birçok açıdan anlamsız, yararsız ve hatta zararlı. Şöyle ki:

 

1) Kürt siyasi hareketinin yasal ve yasadışı boyutları birer gerçeklikse, bunların arasında “yarı yasal” olarak tanımlayabileceğimiz bir yapının bulunmasından daha doğal ne olabilir?

 

2) Hükümetin ilan ettiği “Kürt açılımı”nın, yasadışı Kürt hareketini, kendi rızasıyla tasfiyeyi ve onu yasal siyasi süreçlere katmayı hedeflediğini düşünüyorum. Hal böyleyken bu geçişi kolaylaştırabilecek köprüleri yıkmak akıl kârı gözükmüyor.

 

3) Tıpkı daha önceki siyasi partiler (HEP, DEP, HADEP, DEHAP) gibi DTP’nin de PKK ile yoğun bir ilişkisi olduğu bir sır değil. Devlet bu ilişkiyi koparmayı daha önce defalarca denemiş ve her sefer başarısız olmuştu. Hatta bu yöndeki çabaların o partileri daha da güçlendirmiş olduğunu söyleyebiliriz. O halde, tam da “Kürt açılımı” tartışılırken eskiye dönmeyi anlamak mümkün değil. Ayrıca, daha önce de KCK benzeri yapılar mevcuttu ve devlet bunları yok etme yerine bir şekilde denetim altına almayı daha fazla tercih ederdi.

 

4) Bu yapılan operasyonların PKK ile DTP’nin ilişkisini koparacağını herhalde kimse hayal etmiyordur. Son Güneydoğu turumda, bölgede PKK ve Öcalan’ın hiç olmadığı ölçüde meşrulaşmış olduğuna tanık oldum. Yani bu türden baskılarla bölgedeki PKK etkisini yok edileceğini düşünmek hiç inandırıcı değil.

 

Bu bilgiler, tavsiyeler ve talimatlar size de “bir yaşıma daha girdim” dedirtti mi bilemeyiz ama bize dedirtti. Hatta bazı yerlerde şaşkınlıktan küçük dilimizi yutacak gibi olduk.

 

Neden mi?

 

Daha maddelere geçmeden önce söylediklerine dikkat eder misiniz? Bir “güvenlik bürokrasi” tasavvur edin ki, hem operasyon yapıyor, hem de yaptığı operasyonun “yanlış” olduğunu düşünüyor. Üstelik bu düşüncesini de kamuoyu oluşturan bir yazarla paylaşıyor. Bu davranıştan bir şey anlaşılıyor mu? Hayır diyorsanız, maddeleri okuduğunuzda bir anlam çıkarmanız ihtimal dâhilindedir.

 

Birinci maddede ne diyor Çakır? “Yarı yasal” olarak tanımlayabileceğimiz bir yapının bulunmasının “doğal” olduğunu… Yani buradan şu anlam çıkıyor: “Yarı yasal bir yapı” her ne demekse, o yapı üzerinde operasyon yapmak yanlıştır. Daha Türkçesi; o yapının yasal olmayan taraflarını görmeyin!

 

Tabii böyle bir mantık yürütmenin ardından 2’nci maddede pompalanan iyimser tahmin ve tavsiye son derece doğal hale geliyor.

 

Üçüncü maddede, yine bize çok yeni gözüken bilgiler veriyor: “Daha önce de KCK benzeri yapılar mevcuttu ve devlet bunları yok etme yerine bir şekilde denetim altına almayı daha fazla tercih ederdi.”

 

Sizin böyle şeylerden haberiniz var mıydı? Biz ilk defa duyuyoruz ve şaşkınlığa düşüyoruz.

 

Dördüncü madde, bırakın “yarı yasal” yapıyı, tamamıyla yasadışı olan yapıları bile meşrulaştırma gayretinde: “Son Güneydoğu turumda, bölgede PKK ve Öcalan’ın hiç olmadığı ölçüde meşrulaşmış olduğuna tanık oldum.”

 

Mamafih, okuyucuya altın darbe yazının sonundaki özet bölümünde vuruluyor. Okuyucuya altın darbe, hükümete altın öğüt veya “talimat!” Yine birlikte okuyalım:

 

“Özetle, DTP çevrelerinin “Asker operasyonlarını durdursun” şeklindeki taleplerinin gerçekçi olmadığını defalarca yazıp söylemiş birisi olarak neye hizmet ettiğini anlayamadığım şu KCK operasyonlarının sonlandırılmasının çok isabetli olacağını düşünüyorum. PKK’yı DTP’leştirmek varken DTP’yi PKK’laştırma sevdasından vazgeçilmemesi durumunda onca umuda yol açan açılımın başarılı olma şansı kalmayabilir.”

 

Soruyoruz:

 

Ruşen Çakır, yasadışı olduğu iddiasıyla, bir örgüt üzerinde yürütülen bir operasyonun “durdurulmasını” hangi cüret ve cesaretle isteyebiliyor?

 

Bu operasyon hâkim ve savcı nezaretinde yapıldığına göre bu tavsiyeler yargıya da bir müdahale olmuyor mu?

 

Eğer, yazar bu tavsiyelerini sadece hükümete yapıyorsa, yasadışı yapılanmalara karşı, hükümetin; yargının elini kolunu bağlayabileceğini mi düşünmektedir?

 

Yazarı bu derece pervasız “talimat” derecesine varan tavsiyelerde bulunmaya iten sebepler nelerdir? Siyasi boyutu olan davalardaki soruşturma ve yargı safhası da siyasî bir seyir mi takip etmektedir? Dolayısıyla siyasî iradenin bir işaretiyle operasyonlar başlayıp bitebilmekte midir?

 

Nihayet son soru; hükümetin, “güvenlik bürokrasisi”nin ve yargı erkinin yasadışı oluşumları görmezden gelme yetkisi var mıdır ki bu yazar böyle tavsiyelerde bulunabiliyor?


 

 

Arşiv

Tarih: 18.09.2009 Okunma: 826

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Osman YILDIZ

08.08.2009 - 12:43

Sayın ŞAMA Çok haklı tespitleriniz var. Fakat yazınız doğrudan taraflı. Sadık Erbakan hayranı. Bence bu stil doğru değil. Düşüncelerinizi daha özgür yazabilmelisiniz. Sayın Erbakan o cümleleri söylediğinde bugünkü yöneticilerin hepsi kadrosundaydı. Bu durumu göz ardı etmişsiniz. Burayı biraz kurcalayan yazılar kaleme alsanız aslında toplum çok şeyelr öğrenecektir. Saygılarımla

Osman YILDIZ

08.08.2009 - 12:43

Sayın ŞAMA Çok haklı tespitleriniz var. Fakat yazınız doğrudan taraflı. Sadık Erbakan hayranı. Bence bu stil doğru değil. Düşüncelerinizi daha özgür yazabilmelisiniz. Sayın Erbakan o cümleleri söylediğinde bugünkü yöneticilerin hepsi kadrosundaydı. Bu durumu göz ardı etmişsiniz. Burayı biraz kurcalayan yazılar kaleme alsanız aslında toplum çok şeyelr öğrenecektir. Saygılarımla