Demokrasiyi Bilmeyen Muhafazakârlar

İsmail Hakkı CENGİZ - 21.02.2008

                                                        Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.

 

Kaldı ki,"faşizan ulusalcılar" ile demokrasiyi iyi bilmeyen "muhafazakârlar" arasında, günümüzün "tercih"i, ikincisinden yana olur.
         Diyor, Cengiz Çandar , 16 Şubat 2008 tarihli yazısında.

Eğer canım milletimin, "faşizan ulusalcılar" ile demokrasiyi iyi bilmeyen "muhafazakârlar" arasında tercih yapmaktan başka seçeneği kalmamışsa yanmışız demektir.

Bu etiketlemeye göre AKP, demokrasiyi iyi bilmeyen muhafazakârlar, siyasî rakipleri de faşizan ulusalcılar oluyor.

Cengiz Çandar en az kırk yıllık gazeteci. Türk basınının ustalarından. Şimdi böylelerine “duayen” diyorlar. Yazdıkları, ülke çapında, dikkate alınacak ağırlıktadır.

Bir muhalif olarak kırk yıl düşünsem, siyasî rakibim için  demokrasiyi iyi bilmeyen muhafazakârlar" yaftasını bulamazdım. Belki antidemokrat, demokrasi düşmanı gibi söylemler aklıma gelirdi ama “demokrasiyi iyi bilmeyen” sözü gelmezdi.

Bunu söyleyen kim?

Altı yıldır AKP’ye destek olan çok tecrübeli bir gazeteci. O gazeteci ki, aynı zamanda bir üniversitede öğretim üyesidir. AKP’ye çok yakındır. AKP’ye yapabileceği eleştirinin en azını, mutlaka kelimeleri özenle seçerek yapmaktadır. Dolayısıyla, asıl söylemek istediğinin “demokrasiyi bilmeyen muhafazakârlar” olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Faciaya bakar mısınız?

Ülkeyi 6 yıldır kim yönetiyormuş?

Demokrasiyi bilmeyen muhafazakârlar.

Buradaki muhafakârlık da ayrı bir konu. Bir dünya görüşüdür. Ayrıca ele alınabilir.

Ama demokrasiyi bilmeyen bir iktidar… Hale bakın.

Zaten, yıllardır demokrasinin kör-topal gittiğini, aksadığını, pek çok eksiğinin bulunduğunu, geliştirmemiz gerektiğini yazıyor, konuşuyoruz. Bütün bunları 6 yıldır, demokrasiyi bilmeyenlerden bekliyoruz.

Aklıma, rahmetli Yıldırım Aktuna geldi. Son Demirel hükümetinin Sağlık Bakanı, aynı zamanda hükümet sözcüsüydü. TV’lerdeki tartışmalara çıkar, sık sık “demokrasi ailede başlar. Sizin ailede ne kadar demokrasi var?” diye sorardı.

Demokrasi ailede, okulda, işyerinde, kulüpte, dernekte, partide olacak ki, ülkede de olabilsin. Kafalarımızda olacak ki, rejimde yerleşebilsin.

Eğer iktidarda demokrasiyi bilmeyenler varsa; tabii endişeli oluruz. Nitekim, başbakan ve bakanları her gün, demokrasiyi bilmemenin örneklerini sergiliyorlar.

Meselâ başbakan; son TV söyleşisinde “Laikliğin teminatı da benim” diyebiliyor. Farz edelim ki, kendisi samimi bir laiktir. Ama insanlar ölümlüdür. Karşısında oturan kocaman gazetecilerden birisinin aklına “İyi de sayın başbakan, laiklik gibi, rejimin temel taşının güvencesi, sadece bir insan olabilir mi?” diye bir soru gelmiyor. O bir insan, fikrini değiştirirse ne olacak, sorusu sorulmuyor.

Demek ki, bizde sadece AKP değil, yazarların çoğu da demokrasiyi bilmiyor.

Bir örnek de yine Cengiz Çandar’ın bugünkü yazısında var. "Star yazarı Murat Birsel küçük bir araştırmayla Başbakan Erdoğan'ın dün okuduğu yazarların listesini çıkardı" diye yazıyor ve ardından "Listede Başbakan'la polemik halindeki isimlerden Mehmet Altan, Ertuğrul Özkök ve Cengiz Çandar yok" deniyor.

Yazıya göre başbakan, kendisiyle polemiğe giren, kendisini eleştiren yazıları okumuyor. Okumadığı söylenen yazarlar da beş buçuk yıl kendisine destek veren ve sonra yukarıdaki örnekte olduğu gibi küçücük, minicik eleştiri getiren yazarlar.  Çünkü ona, kendisini övecek, yalakalık edecek yazılar lâzım.

Şu iki güncel örnek bile AKP’nin başındaki kişinin gerçekten demokrasiyi bilmediğini kanıtlıyor.

Memleket kimlere emanet!!!

 

Üstatlardan

İnsan ömrü, doğumdan ölüme kadar uzanan tek bir yoldan ibarettir ve bunun üzerinde yapılan her türlü taksimat sunidir.

            Sabahattin Ali

 

        Altın Kalemlerden

Egosunu Yenmiş Devler Gözlerim

    Tahvil oldu şimdi her şey paraya,
    Şanlı millet döndü bahtı karaya,
    Çare arayan yok azan yaraya.
    Nerde, konuşan dil, gören gözlerim?
    Egosunu yenmiş, devler gözlerim...
        Borçlar biriktirdik, üç beş kuşağa,
        Avuç açar olduk, dünkü uşağa,
        Harami, eşkıya şehirde ağa.
        Nerde, duyan kulak, yazan ellerim?
        Vebali boynuna, düşer illerim...
    Batı hayalinin, peşinde koş koş,
    Ne ağızda diş var, ne omuzda baş,
    Ne talibe iş var, ne sofrada aş.
    Nerde, duyan kulak, yazan ellerim?
    Vebali boynuna, düşer illerim...

        Her lider katılır, kutsal koroya,
        Bir alsalar sanki şu Avrupa'ya,
        Başımız erecek, yıldıza, aya!
        Nerde, konuşan dil, gören gözlerim?
        Egosunu yenmiş, devler özlerim...
    Tutarsız hesaplar hep kaba, saba,
    Çatışmayla, ettik yılları heba,
    Kanımız, canımız üstüne caba.
    Nerde, duyan kulak, yazan ellerim?
    Vebali boynuna, düşer illerim...

    Gelendost/Özcan İşler


Önceki yazıları görmek için aşağıdaki kutuya tıklayın.

Tarih: 21.02.2008 Okunma: 606

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Temsil mi? Teslim mi?

31.01.2008 - 15:06

Makalenizde belirtmiş olduğunuz konu gerçekten demokrasi adına önem arz ediyor... Fakat POLİTİKA demek eğilim demektir, SİYASET teslim olmak değil temsil olmaktır... Teslim olanların siyasette torpil diye adlandırdığımız yasal olmayan ya da halkımızın cühela ayşe teyzesinin eseri oldukları barizdir... Bu sebeptendir ki susması gerekneler susmalı konuşması gerekenler TEMSİLE devam etmelidir... Bırakın Ayşe teyzem istediği gibi bağlasın ama ülkenin çıkarlarına bilmeden laf atmasın... Sorun varsa temel kaynak CÜHELA lıktır... "EĞİTİM ŞART" Saygılarımla AHMET İHSAN MUTLU

ismini vermek istemeyen bir seyirci

31.01.2008 - 21:36

Dişil ilkenin yüceltilmediği bir toplumun varyasyonlarını, küçük ve önemli ayrıntılarla iyi tesbit etmişsiniz.Erkek feodalitesinin hamlesidir türban.Tasavvufun dinden ayrı yere oturtulduğu bir ahlak ve dindarlığın gösterişidir sadece...Edebi ürünlerinizin safı biraz taraflı ama Hakkı bağırdıklarına göre bunun bir önemi yok. Elinize Kalbinize sağlık... Başarılar...

Temsil mi? Teslim mi?

31.01.2008 - 15:06

Makalenizde belirtmiş olduğunuz konu gerçekten demokrasi adına önem arz ediyor... Fakat POLİTİKA demek eğilim demektir, SİYASET teslim olmak değil temsil olmaktır... Teslim olanların siyasette torpil diye adlandırdığımız yasal olmayan ya da halkımızın cühela ayşe teyzesinin eseri oldukları barizdir... Bu sebeptendir ki susması gerekneler susmalı konuşması gerekenler TEMSİLE devam etmelidir... Bırakın Ayşe teyzem istediği gibi bağlasın ama ülkenin çıkarlarına bilmeden laf atmasın... Sorun varsa temel kaynak CÜHELA lıktır... "EĞİTİM ŞART" Saygılarımla AHMET İHSAN MUTLU

ismini vermek istemeyen bir seyirci

31.01.2008 - 21:36

Dişil ilkenin yüceltilmediği bir toplumun varyasyonlarını, küçük ve önemli ayrıntılarla iyi tesbit etmişsiniz.Erkek feodalitesinin hamlesidir türban.Tasavvufun dinden ayrı yere oturtulduğu bir ahlak ve dindarlığın gösterişidir sadece...Edebi ürünlerinizin safı biraz taraflı ama Hakkı bağırdıklarına göre bunun bir önemi yok. Elinize Kalbinize sağlık... Başarılar...