Kısmet (Özel Bir Şiirle)

İsmail Hakkı CENGİZ - 09.06.2008

            Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.

  

 

 

       Var böyle bir şey…

            Biz ne kadar çalışıp, çabalasak faydası bir yere kadar!

            İnsanın bir kaderi, bir kısmeti var.

            Kimileri için “kısmetli” deriz. Bir şekilde ve sık sık kısmeti onu bulur.

            Bazen de “vermeyince Mabut, neylesin Sultan Mahmut” deriz. Mabut vermemişse, kişi “kısmete” ya kavuşamaz ya elinde tutamaz.

 

            Şık haber sunucuları ve yazarlar; sık sık görkemli kabullere, törenlere davet edildiklerini ve o törenlerdeki izlenimlerini, neler yediklerini, kimin ne giydiğini ekranlara ve sayfalara yansıtıyorlar.

            İşte o ihtişamlı toplantılar, salonlar, ünlülerin çevresi, onların kısmeti!

            Ben de dün akşam bir törendeydim.

            Bir devlet okulu; Hasan Tahsin İş Okulu’nun diploma töreni… Yukarıda bahsettiğim görkemli toplantı haberlerinden bıkmışsınızdır. Size, daha sade ama tamamen doğal insanların katıldığı bu törenden izlenimlerimi aktarayım.

            “İş okulu”, bir özel eğitim okulu; ilköğretimden sonra liseye devam edemeyenlerin okulu. Öğrencilerin çoğunda fizikî engel var, bazılarında down olayı var. Hiçbirisinde maske yok. Çocukların aileleri içinde zengin ve ünlü de yok.

            Hemen hemen tamamında özel yetenekler var. Eğitim yılı boyunca belli aralıklarla sahneye oyunlar koyuyor, müzikal yapıyor, halk oyunları gösterisi, resim sergisi, el işi sergisiyle birlikte kermes yapıyorlar.

            Dün akşam da muhteşem bir müzikal tiyatro oyunu sahneye koymuşlar. Bütün oyuncular şahaneydi. Oyunun konusu da günceldi: Okula gitmesi engellenen kızlarımız ve ezilen, şiddet gören kadınlarımızdı. Bu acı konuyu işlerken, seyircileri güldürerek düşündürmeyi başardılar. Hepsini yürekten tebrik ediyorum.

            Bu işle benim alâkam ne?

            İşte, bu benim kısmetim.

            Yıl 2000. Yılın son günleri… işsiz, güçsüz bunalıyorum, sıkılıyorum. Eve, 5 dakikalık yürüme mesafesindeki Bornova Erkek Yetiştirme Yurdu’na “Gönüllü Hizmeti” için başvurdum.

            2001 yılının ilk günü gönüllü hizmetine başladım. “Kısmet”i, belki de daha doğru bir ifadeyle “kısmetsizliği” orada çok yakından gördüm. Yılın sonuna doğru, üniversiteli bir gönüllü beni Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV)’na yönlendirdi.

            TEGV Çiğli-Egekent biriminde de gönüllü oldum. Orada pek çok öğrenciyle birlikte, o zaman ilköğretimde olan Osman Uluşans adlı, sonradan çok samimi olduğum öğrenciyle tanıştım.

            İki kurumda gönüllü hizmetim sürerken, Osman ilköğretimi bitirdi fakat liseye değil de Hasan Tahsin İş Okuluna başladı. Okula onu ziyarete gittiğimde, müdür yardımcısı Ercan ve müdür Erkan Bey okullarında gönüllü olmamı talep ettiler. Kabul ettim. Tarih, Ekim 2003’tü.

            2003-2004 döneminde Osman okulu aksattığı için geçen yıl değil de bu yıl mezun oldu.

            2001 yılı başından, özellikle Ekim 2003’ten beri dünyanın en doğal, asla maske takmayan gençleriyle tanıştım, futbol, basketbol oynadık, ders yaptık. Onlara fazla bir katkım olduğunu sanmıyorum. Ama onlar bana çok katkıda bulundular. Hayatımın en neşeli, keyifli saatlerini onlarla birlikteyken yaşadım. Ruhumu ve gönlümü zenginleştirdiler.

            Hasan Tahsin İş Okulunda haftada 1 gün beraber oluyorduk. Okula geldiğimde, çocuklar, yıllardır birbirini görmeyen akrabaların, birbirinin boynuna sarılması gibi bana sarılıyorlardı. Kendimi onlara gayet yakın hissediyorum.

            Gelecek eğitim dönemi beraber olacak mıyız?

            Kısmet!

 

        Körfezden
 

Bizler Engelliyiz

Bize özürlü demeyin…
Bizlere…
Acıyarak bakıp da…
Alay etmeyin…
Kim ister ki?
Bir yanı olmasın…
Eli ayağı tutmasın…
Gözü görmesin…
Kim ister ki?
Bizler…
Sizlerden sadece…
Saygı ve anlayış bekliyoruz…
Bize acıyarak bakmanızı değil…
Bizde…
Diğer insanlar gibi…
Yaşamayı hak ediyoruz…
Diğer çocuklar gibi…
Parklarda oynamak istiyoruz…
Bizlerde eğitim görüp…
Çalışmak istiyoruz…
Ama…
…………Ama bizlere okul yaptırmıyorsunuz.
Bizlere yatırım yapmıyorsunuz…
Hep diğer çocukları düşünüyorsunuz da…
Bizi niye düşünmüyorsunuz…
Bizler…
Emeğimizle iş yapabilmek…
Çalışabilmek istiyoruz…
Köşe başlarında…
Şarkı söyleyerek…
Ekmek kazanmak istemiyoruz.
Çünkü….
……. Çünkü biz şarkı söylerken
Sizler bize acıdığınızdan…
Önümüze para atıyorsunuz…
Oysaki biz sanat yapıyoruz…
Sizler bizim sanatımıza bile…
Saygı göstermiyorsunuz…
Biz….
……..Bize
…………….Bizlere iş sahaları açmanızı istiyoruz.
Yolda yürürken…
Çocuklarınız bizleri…
Parmaklarıyla gösteriyorlar…
A anne bak topal…
A anne bak kör…
A anne bak deli…
Biz duymuyor muyuz sanki…

Bizleri…
Hiç bir şey yaralayamaz…
Çocuklarınızın ve sizlerin…
Bizlere acıyarak bakması…
Parmakla göstermesi kadar…
Oysaki…….
.………….Oysaki bizler
Seçilmiş insanlarız…
Bizler……
…………Bizler çok özel çocuklarız
Bizler…
Mahşerde bile…
Başköşeye konacaklardanız…
Kolay mı tabi ya…
Sizin yararlandığınız…
Güzelliklerin hiç birinden…
Yararlanamıyoruz…
Üstelik……
………..Üstelik bir de
İtelenip kakalanıyoruz…
Bizlere…
Palyaçoymuşuz gibi gülüyorsunuz…
Biz sizden fazla şey istemiyoruz…
Biz sizden acıma istemiyoruz…
Biz sizden….
…………..insanca muamele
İnsanca iş, ekmek, eğitim istiyoruz…
Bizler özürlü değiliz…
Bizler sadece....
…………….Engelliyiz engelli

 

                  Nesrin Naz
06.06.2008 Bornova/İZMİR

Bu şiirimi tüm Engelli bireylere armağan ediyorum...

 

Önceki yazıları görmek için aşağıdaki kutuya tıklayın

Tarih: 09.06.2008 Okunma: 704

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?