Oy
gizli, haber kutsal, yorum hürdür.
Vecdi
Gönül, gazetecilerin ekonomik krizle ilgili sorusu üzerine "Ben
savunma bakanıyım. Maaşımı alıyorsam kriz yoktur" demiş.
Bu
sözlerdeki püf noktası, Gönül'ün “Savunma
Bakanı” olduğunu
vurgulamasıdır. Çünkü hakikaten pek çok insan, Vecdi
Gönül'ün
bırakın ne bakanı olduğunu, bakan olduğundan, hatta varlığından
bile haberdar değildi.
İlgili
haberi okuyan vatandaşlarımız, muhakkak ki, “demek
ki bir Savunma Bakanı'mız
varmış”
deyip; hem şaşırmış, hem de kendini ve ülkeyi daha bir
güvencede hissetmiştir.
Tabii
bizim gibi siyaseti yakından takip edenler onun 6 yıldır Millî
Savunma Bakanı olduğunu biliyorlar. Şu uzun bakanlık döneminde
neredeyse hiç konuşmadığı için kendisini ağır bir “devlet
adamı”
hatta, ağır top, üstelik “ağır
ol”duğu
için “molla”
sanıyorduk!
* * *
Savunma Bakanı ne demek?
Silahlı
Kuvvetlerden sorumlu bakan!
İşte,
bu Ordu'dan sorumlu bakanın 6 sene boyunca; ordudaki
tayinler, terfiler, özlük hakları, eğitim, harekat, istihbarat,
lojistik ve modernize konularında
bir şey dediğine, bir kanun
tasarısı hazırladığına
şahit olmadık. Güneydoğu
hususunda ne düşündüğünü hiç duymadık.
Fakat,
muhterem Bakan, makamını tanımlayan üç kelimeden birisinin
“Millî”
sıfatını taşımasından olacak, “Millî
Devlet”in
nasıl oluştuğunu dünya âleme öğretmenin kendisine düşen bir
vazife olduğunu gördü, zair!
Altı
senedir hemen hiç konuşmayan bakan geçen hafta 2 defa konuştu.
Hafta sonunda söylediklerini yazımızın başında okudunuz. Hafta
başında da “Ermeni
tehciri ve mübadele olmasaydı millî devlet olamazdık!”
gibi inciler döktürdü.
Bu inciler memleketin kimlere
emanet olduğunu bir kere daha gösterdi.
* * *
Bakanın söyledikleri ne tarihî
bilmemek, ne kötü niyet, ne cahillikle izah edilebilir!
Sayın
Bakan, akıl almaz bir şuur eksikliği içinde!
Bakan hazretleri ne millî
şuurdan haberdar, ne tarih şuurundan!
Bu
gibi durumlarda “çam
devirdi”
deyimi kullanılır. Bakanın devirdiği düpedüz çam ormanı.
* * *
Tehcir
Ne?
Tehcir,
zorunlu göç ettirme. Belli bir bölgede bulunan ahaliyi, başka
bir vatan toprağnda
geçici olarak barındırmak.
Tehcir,
denince aklımıza gelen ve Bakan Bey'in de muradı 1915 Ermeni
tehciri.
Peki,
1915'te ne olmuş ve niçin olmuş?
Ben
sözü çok uzattım. Hepimize ve Sayın Bakan'a cevabı
o günleri yaşayan, “Tehcir”
konusunun kararında da, uygulanmasında da imzası ve katkısı
olmayan, üstelik bu kararı alanlar ve uygulayanlar “siyasî
rakibi” olan
Mustafa Kemal versin
mi?
Henüz
Anadolu'nun işgal altında olduğu 26 Şubat 1921'de
Amerikalı gazeteci Clanense
K. Streit'e Ermeni
tehcirine ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulunmuş.
“
İŞGAL OLMASAYDI EVLERİNE
DÖNERLERDİ”
Atatürk,
Ermeni tehciri ve Ermeni çetelerinin yaptıkları katliamlar
konusundaki görüşlerini şu sözlerle dile getirmiş:
“İngilizlerin sulh zamanında ve harp sahasından uzak olarak
İrlanda'ya reva
gördüğü muameleye kayıtsız kalan dünya efkârı,
Ermeni ahalinin tehciri hususunda almaya mecbur kaldığımız karar
için bize haklı bir ithamda bulunamaz. İftiraların
aksine, tehcir edilenler hayattadır ve
bunlardan ekserisi şayet İtilaf Devletleri bizi tekrar harp etmeye
zorlamasa idi evlerine dönmüş olurlardı.
Rusların Şark
vilayetlerimizi tahliyeye başladığı sırada Ermeni çetelerin
yaptığı katliam ve tahribat herkesin malûmudur.”
Görüldüğü
gibi, Bakan Bey, Ermeni vatandaşlar ülkeden sürüp çıkarılmıyor,
o günlerde vatan toprağı olan Halep ve Şam civarında
zorunlu ikamete mecbur ediliyorlar. Şartlar değişince evlerine
dönmek üzere!
* * *
“Millî
Devlet”in kurucusu
büyük dahî,
tehcirin sebebini de
aynı gazeteciye şu sözlerle açıklıyor:
“Düşmanca
ithamda bulunanların sürdürdükleri büyük mübalağalar dışında
Ermenilerin tehciri meselesi şudur: Rus ordusu 1915'te bize karşı
büyük taarruzunu başlattığı bir sırada o zaman Çarlığın
hizmetinde bulunan Ermeni
Taşnak Komitesi, askerî birliklerimizin gerisinde bulunan Ermeni
ahalisini isyan ettirmişti.
Düşmanın sayı ve malzeme üstünlüğü karşısında çekilmeye
mecbur kaldığımız için kendimizi
daima iki ateş arasında kalmış gibi görüyorduk.
İkmal ve yaralı konvoylarımız acımasız bir şekilde
katlediliyor, gerimizdeki köprüler ve yollar tahrip ediliyor ve
Türk köylerinde
terör hüküm sürdürülüyordu.
Bu cinayetleri işleten, saflarına eli silah tutabilen bütün
Ermenileri katan çeteler,
silah, cephane ve iaşe ikmallerini, bazı büyük devletlerin daha
sulh zamanından itibaren kendilerine kapitülasyonların bahşettiği
dokunulmazlıklardan istifade ve bu maksada matuf olarak büyük
stoklar husule getirmeye muvaffak oldukları Ermeni köylerinden
yapıyorlardı.
Milletimiz
aleyhinde söylenenler bütünüyle iftiradır. Milletimizin
zalim olduğu iddiası baştan başa yalandır.
Hiçbir
millet, milletimizden daha çok yabancı unsurların inanç ve
âdetlerine riayet etmemiştir.
Fatih, İstanbul'da bulduğu dinî ve
millî teşkilatı olduğu gibi bıraktı.
Rum
patriği, Bulgar Eksarhı ve Ermeni Kategigosu gibi Hıristiyan
din reisleri imtiyaza sahip oldu. Kendilerine
her türlü serbestlik verildi.”
* * *
Bu
açıklamalarıyla “Millî
Devlet”in kurucusu
nerede, Sayın ağır Bakan nerede?
* * *
Mübadele
ise adı üzerinde değişim. Karşılıklı olarak iki devletin
anlaşıp, soydaşlarını kendi ülkelerine getirtmek.
Bu
yaşıma kadar, tarih okurum, dinlerim, tartışmaları izlerim
MSB'nın söylediği iddiayı ne duydum, ne okudum, ne de dile
getireni gördüm!
Kaldı
ki, “Millî
Devlet”in
kurucusunun da vurguladığı gibi başka
milletlerin örf ve âdetlerine, yaşama haklarına Türkler kadar
hoşgörü gösteren bir millet tarihte gösterilemez.
Bu
hoşgörünün, milletimizin tarihi derinliklerinden gelen muhteşem
bir yaşama azmi ve
kendine güvenden
kaynaklandığına eminim.
Türk
milleti, hiçbir kavmi kendisini yok edecek güçte ve tehditte
görmüyor. Bu dünya üzerinde herkese yetecek toprak, yiyecek
ekmek ve su olduğunu biliyor.
Her
insanın Yüce Yaratıcının bir kulu olduğunu, insanların
birbirlerinin kardeşi olduğunu yüzyıllardır görüyor, kabul
ediyor.
Sonuçta
“Millî Devlet” olmanın, sayın Bakan'ın açıklamalarıyla
uzaktan yakından alâkası yok.
Onun
maaş almasının “ekonomik kriz”le alâkası olmadığı gibi!
* * *
Üstatlardan
SINIRSIZ
SEVGİLER
Mevlânâ'nın
töresidir hoşgörü,
Hu...
demişiz, dönmüşüz ha dönmüşüz...
Hazreti
Pir Yesevi'de eşgörü,
Al
düşlerin kısrağına binmişiz.
Halk
ezgisi kuşlar gelip ötüşe,
Yangınımız
türkülerle tutuşa,
Yunus
gelmiş, nefes vermiş ateşe,
Yanmışız
ha..., yanmışız ha, yanmışız.
Mehmet
Zeki AKDAĞ
Önceki
Yazılar
YORUMLAR
özgür deniz
15.10.2008 - 16:24
güzel aktarım. teşekürler üstat. şimdi kuru kuruya sahiplenenler ve kuru kuruya düşmanlık psikolojisine bürünenler derin derin düşünsünler. saygıyla. benim bir SORUM olacak::şimdi siz çok güçlüsünüz her türlü dövüş aracına sahipsiniz. ama sizi sevmediği için yaptığını sandığınız birileri sizinle ilgili manyakça iddialar ortaya atyor. NE YAPARSINIZ? ya iddaları çürütürsünüz yada o savuran kurum yada kişiyi kevgire çevirrsiniz değil mi? ben böyle yapardım şahsen.
Seyfeddin Karahocagil
15.10.2008 - 16:32
Bizim garip gerçeklerimiz bunlar.. Eğer sorumlular var sa, yanacak olanlar sorumluların sorumlu gösterdikleri olur hep.
Gine güncel ve çok önemli bir konuyu dile getirmişsiniz Tebrikler Muhterem kardeşim.
Üslendiğiniz yöneticilik Görevinde başarılar diliyor, selam ve sevgiler sunuyorum.
Seyfeddin Karahocagil
Seyfeddin Karahocagil
15.10.2008 - 16:44
Bu üçüncü yorum yazışım ama hâla yorum yapılmamış ifadesini görüyorum sizi tebrik ediyorum
Selamlar.
özgür deniz
15.10.2008 - 16:56
İSMAİL HAKKI CENGİZ canım abim öncelikle ALLAH yardımcınız olsun görevi devralacağınızı deklare etmiş bulunuyorsunuz. inşaallah hayırlı olur. ALLAH utandırmasın. EKREM ŞAMA canım abim sonsuz teşekürler. çok sağolunuz. ALLSH razı olsun...............1.. her şey açık..2...harun yahya olayı kavram olarak ismini verdiğim gazetede çıktı...AMA bir de şu çıktı o namuslu'''''''ve hayırlı işleri çok seven !!!!!!!!!gazetede,,,,bir adam bir kadına tecavüz etmiş ve seni iş sahibi yaptım demiş. kadın konuşamamış..o sırada benzer bir kadın girmiş ve adam bak demiş bu da senin gibi şimdi üçüncü evini aldı demiş...kadın sahiden başarabilir miyim demiş?? neyi mi tabi ki FAHİŞELİĞİ....tertemiz bedenini pezevenklere kiralamayı..........işte bu gazete bunu kıvançla haber yapıp sitesinde veriyordu GENÇ KIZLARIMIZA okusun da AHLAKLI İNSANLAR olsunlar diye...ama HARU YAHYANI MASUM faaliyetine karşı çıkıyordu şiddetle niyemi KIZLARIMIZ FAHİŞE OLMAZDA EKMEĞİMİZDEN OLURUZ DİYEDİR BELKİDE KİMBİLİR....3...SARIŞIN KADIN hani şu mütekait istihbaratçı MAHİR KAYNAK üstadın kızları hanımefendi. HANİ ŞU derinliklerle ilgili adamın üniversitesinde rektörlük yapıyor.....MEHMET HABERALIN BAŞKENT ÜNİVERSİTESİNDE...hani ECEVİTİ muayene eden doktor...GERÇİ MUAYENE Mİ YOKSA HASTAMI EDİYORDU O DA BELLİ DEĞİLdi....4....ankaralı derken MELİH GÖKÇEK İ kastettim.. bozma derken hani şu kendini dönek ilan etmeyi marifet sanan ve ABDÜRRAHİM KARAKOÇ gibi büyük üstatların tırnağı bile olabilecek çağta olmayan, evinde kaldığı aileye iftira atan, temiz adamlara çemkiren, mukaddes görevi ifa etmemek için midesini ve dalağını çıkartan zavallıyı kastettim.....tepedeki derken BAŞBAKANI kastetim....bülbül derken şu yasin hayal denilen kişiyi,,slagon derken ZAFER İSLAMIN slagonunu,, kişi derken MUHSİN YAZICIOĞLU BEYİ kastetim...saygı selam dua umut muhabbet
mehmet selcuk
15.10.2008 - 20:16
abim görevinde başarılar dilerim.Mevlam utandırmasın.Gerçekleri köşende yazmaya devam edersin inş.böyle bir yerde halkın sesi oldugun için tekrar TEBRİKLER.seni ve yazılarını takip ediceğimizden emin olun.Ararsan memnun olurum.
SAYGILARIMLA....
elebk
18.10.2008 - 08:24
evet, hep aynı şeyler...Bu arada hayırlı uğurlu olsun yöneticiliğiniz.elinize sağlık
özgür deniz
15.10.2008 - 16:24
güzel aktarım. teşekürler üstat. şimdi kuru kuruya sahiplenenler ve kuru kuruya düşmanlık psikolojisine bürünenler derin derin düşünsünler. saygıyla. benim bir SORUM olacak::şimdi siz çok güçlüsünüz her türlü dövüş aracına sahipsiniz. ama sizi sevmediği için yaptığını sandığınız birileri sizinle ilgili manyakça iddialar ortaya atyor. NE YAPARSINIZ? ya iddaları çürütürsünüz yada o savuran kurum yada kişiyi kevgire çevirrsiniz değil mi? ben böyle yapardım şahsen.
Seyfeddin Karahocagil
15.10.2008 - 16:32
Bizim garip gerçeklerimiz bunlar.. Eğer sorumlular var sa, yanacak olanlar sorumluların sorumlu gösterdikleri olur hep.
Gine güncel ve çok önemli bir konuyu dile getirmişsiniz Tebrikler Muhterem kardeşim.
Üslendiğiniz yöneticilik Görevinde başarılar diliyor, selam ve sevgiler sunuyorum.
Seyfeddin Karahocagil
Seyfeddin Karahocagil
15.10.2008 - 16:44
Bu üçüncü yorum yazışım ama hâla yorum yapılmamış ifadesini görüyorum sizi tebrik ediyorum
Selamlar.
özgür deniz
15.10.2008 - 16:56
İSMAİL HAKKI CENGİZ canım abim öncelikle ALLAH yardımcınız olsun görevi devralacağınızı deklare etmiş bulunuyorsunuz. inşaallah hayırlı olur. ALLAH utandırmasın. EKREM ŞAMA canım abim sonsuz teşekürler. çok sağolunuz. ALLSH razı olsun...............1.. her şey açık..2...harun yahya olayı kavram olarak ismini verdiğim gazetede çıktı...AMA bir de şu çıktı o namuslu'''''''ve hayırlı işleri çok seven !!!!!!!!!gazetede,,,,bir adam bir kadına tecavüz etmiş ve seni iş sahibi yaptım demiş. kadın konuşamamış..o sırada benzer bir kadın girmiş ve adam bak demiş bu da senin gibi şimdi üçüncü evini aldı demiş...kadın sahiden başarabilir miyim demiş?? neyi mi tabi ki FAHİŞELİĞİ....tertemiz bedenini pezevenklere kiralamayı..........işte bu gazete bunu kıvançla haber yapıp sitesinde veriyordu GENÇ KIZLARIMIZA okusun da AHLAKLI İNSANLAR olsunlar diye...ama HARU YAHYANI MASUM faaliyetine karşı çıkıyordu şiddetle niyemi KIZLARIMIZ FAHİŞE OLMAZDA EKMEĞİMİZDEN OLURUZ DİYEDİR BELKİDE KİMBİLİR....3...SARIŞIN KADIN hani şu mütekait istihbaratçı MAHİR KAYNAK üstadın kızları hanımefendi. HANİ ŞU derinliklerle ilgili adamın üniversitesinde rektörlük yapıyor.....MEHMET HABERALIN BAŞKENT ÜNİVERSİTESİNDE...hani ECEVİTİ muayene eden doktor...GERÇİ MUAYENE Mİ YOKSA HASTAMI EDİYORDU O DA BELLİ DEĞİLdi....4....ankaralı derken MELİH GÖKÇEK İ kastettim.. bozma derken hani şu kendini dönek ilan etmeyi marifet sanan ve ABDÜRRAHİM KARAKOÇ gibi büyük üstatların tırnağı bile olabilecek çağta olmayan, evinde kaldığı aileye iftira atan, temiz adamlara çemkiren, mukaddes görevi ifa etmemek için midesini ve dalağını çıkartan zavallıyı kastettim.....tepedeki derken BAŞBAKANI kastetim....bülbül derken şu yasin hayal denilen kişiyi,,slagon derken ZAFER İSLAMIN slagonunu,, kişi derken MUHSİN YAZICIOĞLU BEYİ kastetim...saygı selam dua umut muhabbet
mehmet selcuk
15.10.2008 - 20:16
abim görevinde başarılar dilerim.Mevlam utandırmasın.Gerçekleri köşende yazmaya devam edersin inş.böyle bir yerde halkın sesi oldugun için tekrar TEBRİKLER.seni ve yazılarını takip ediceğimizden emin olun.Ararsan memnun olurum.
SAYGILARIMLA....
elebk
18.10.2008 - 08:24
evet, hep aynı şeyler...Bu arada hayırlı uğurlu olsun yöneticiliğiniz.elinize sağlık