COĞRAFYA KADERSE DE ‘ORTADOĞU BATAKLIĞI’ KADERİMİZ DEĞİLDİR!

İsmail Hakkı CENGİZ - 17.10.2015

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


Malûm, biz Orta Asya kökenli bir kavimiz… Ortadoğu’ya gelmemiz, “Batı”ya hareketimiz dolayısıyladır. Türkler, hemen hemen 2 bin senedir göç halindeler… Göç, sürekli olarak “Batıya doğru”dur.

Daha 4’ncü yüzyılda, Avrupa’nın ortalarına ulaşmışız. Attila, Roma İmparatorluğunu dize getirmiş, Avrupa’nın ortasında, Macaristan’da (HUNgaria) Batı Hun Devleti’ni kurmuştur.

Osman Gazi, 1299’da devletini kurunca, “Batı”ya doğru akınlara başlar… Gazi yoldaşları, “Beyim, akınlarımızı Doğu’ya doğru yapalım” dediğinde; “Hayır, benim atalarım Batı’ya doğru gittiler, biz de Batı’ya doğru gideceğiz” demiştir.

Atatürk de, “muasır medeniyet”, “Batılılaşma” derken aynı şeyi söylüyordu… Yüzümüzü Batı’ya dönmek, Batılı değerleri benimsemek, Ortadoğulu kalmamak, Avrupalı olmak!

Bugün coğrafî olarak, bir ayağımız Ortadoğu’da olabilir…

Ancak biz aynı zamanda, bir Karadeniz ülkesiyiz…

Bir Akdeniz ülkesiyiz…

Ve bir Avrupa ülkesiyiz…

En çok Avrupa ülkesiyiz… Avrupa’daki toprağımız olan Trakya’da 15 milyonluk bir nüfusumuz var. Bu rakam, Yunanistan, Bulgaristan, Avusturya, İsveç gibi pek çok Avrupa devletinin nüfusundan daha fazla…

x   x   x

ÇEKMEK VE İTMEK İSTEYENLER

Elbette bizi “Ortadoğu bataklığı”na itmek isteyen Batılı, çekmek isteyen Ortadoğulu devletler olabilir…

Bunun gerçekleşmesi için her türlü oyunu sahneye koyabilir,

Akıl almaz tahrikler yapabilir,

Hatta bizi “dolmuşa bindirmeye” çalışabilir,

“Havuç” veya “sopa”yla kandırmaya uğraşabilirler…

Bunlara karşı koyabilmek için şuurlu olmak,

Uyanık olmak,

“Millî menfaatlerimiz”in nerede olduğunu görmek, anlamak, fark etmek zorundayız!

İtme veya çekmeye karşı direnebilmek içim de “donanımlı” olmak,

Maddî ve manevî açıdan güçlü olmak,

“İlkeli” hareket etmek zorundayız!

“Bataklığa dalmamak” konusundaki azim ve kararlılığımızı daima göstermek zorundayız.

“Zafiyete” düşmemeliyiz!

x   x   x

AVRUPA MI, ORTADOĞU MU? TERCİH BİZİM!

Üzerinde yaşadığımız coğrafya bakımından doğu-batı arasında bir yerdeyiz, pek çok siyasetçi ve tarihçinin benzetmesiyle bir “köprü” halindeyiz…

Ortadoğulu mu olacağız, Akdenizli-Avrupalı mı?

Tercih bizim!

İrade bizim!

Haddizatında, tercihimizi nasıl kullanacağımızı coğrafyaya da danışmayabiliriz!

Bireysel ve toplumsal aklımızla, dünyada olup bitenleri görerek de bir tercih yapabiliriz!

Hangi değerleri benimseyeceğiz?

Katar’ın, Suudi’nin, Afganistan’ın, Pakistan’ın, El Kaidelerin, IŞİD’lerin, Barzanilerin “değerleri”ni mi, Avrupa’nın “değerleri”ni mi?

Hürriyetleri,

Demokrasiyi,

İnsan haklarını, çocuk ve kadın haklarını,

Sorgulayıcı, nitelikli eğitim ilkelerini,

Hukukun üstünlüğünü,

Basın özgürlüğünü,

Hoşgörüyü,

Barışı,

Çağdaş bir toplumsal hayatı mı?

Yoksa yasakları,

Otoriter yönetimleri,

İnsanlara, çocuklara, kadınlara baskıları,

Ezberci, tek tipçi eğitim düzenini,

Üstünlerin hukukunu,

Tahammülsüzlüğü,

Sansürü,

Saptırılmış cihatçı anlayışı

Çağdışı bir toplumsal hayatı mı?

Türkiye Osmanlı’dan beri Batılılaşmayı, Batılı değerleri benimsemeyi seçti…

Osmanlı’dan beri “din elden gidiyor” diyen yobazlar, “Batı’ya gidişi” durdurmaya, önlemeye çalışıyor…

Önlemelerine imkân yok!

Lâkin uğraştırıyor, patinaj yaptırıyor, hedefe ulaşılmasını geciktiriyorlar…

 

x   x   x

GÜNÜN ÇİZGİSİ, Twitter’dan…



Tarih: 17.10.2015 Okunma: 661

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?