Düşünme Bilinci Ve Düşünce

İsmail Hakkı CENGİZ - 27.09.2008

 

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.

        

Düşünebilme yeteneği bütün insanlarda var.

Gözleriniz dalar, düşünürsünüz!

Zihniniz dalar, düşünürsünüz!

Kitap okurken dalar, düşünürsünüz!

Hatta namaz kılarken dalar, düşünürsünüz!

Zihninizden akıp giden fikirleri bir saniye durduramazsınız.

*                     *                      *

Fakat bu şekilde kendiliğinden oluşan düşünme, bilinçli bir düşünme değildir.

Kendiliğinden akıp giden fikir parçacıkları geçmişe ait olabilir, görülemeyen bir hesap, bitirilmemiş bir iş, bir öfke, üzücü, sevindirici veya komik hadiseler, çağrışımlar, hatıralar… Geleceğe ait endişeler, kuruntular, kuşkular, korkular veya ümitler… Vs. olabilir.

Bu biçimde zihnimizden akıp giden “efkâr”ın bir verimliliği söz konusu olamaz. Hatta belki zihnimize, ruhumuza, bedenimize zararı söz konusu olabilir. Özellikle “kısır döngü” biçiminde oluşan, maziye ait öfke ve kızgınlıklar, üzüntüler; geleceğe ait endişeler, vehimler gayet yıkıcı, yıpratıcı olabilir.

*                     *                      *

Bugüne, yarına, kendimize, çevremize ve insanlığa faydalı olabilecek düşünme, ancak “bilinçli bir düşünme” biçimidir.

Bunu nasıl sağlayabiliriz? Bilinçli düşünme alışkanlığını nasıl kazanabilir ve sürdürebiliriz?

Zihnimizdeki akışın her an farkında olarak!

“Şu anda düşünmekteyim. Olayların, kelime ve cümlelerin, kavramların zihnimdeki akışını durduramıyorum. O zaman müspet biçimde düşüneyim. Zihnimi kontrol edebileyim. Bana zarar verebilecek fikirleri kafamdan kovayım. Düşünmekte olduğumun farkındayım.” dersek, zihnimiz, bilincimizin emrine girer.

Ancak böyle bir düşünme biçimi üretken bir düşünme olur.

Böyle bilinçli bir düşünmeyle “düşünce” üretilebilir.

Böyle bir düşünme şekli “ilham”ı davet eder. “İlham Perisi” de genellikle bilinçli düşünenlerin omuzlarına konar. Orada cıvıldar.

Bilinçli düşünme “sezgi gücünü” de artırır.

*                     *                      *

Bilinçli düşünme alışkanlığı kazanmanın çok önemli bir yolu da araştırmaktır.

Merak ettiğimiz, öğrenmek istediğimiz konuyu ilgili kaynaklardan araştırmak.

Araştırma, deyince… En önemli konuya en az ilgiyi gösteriyoruz.

Kendimize… Özümüze…

Kendimizi araştırmak için pek az gayret gösteririz. Gözlerimizi içe nadiren çeviririz. Hâlbuki içimizdeki “âlem”, dış dünyadan daha az ilgi çekici değildir! İçimizde görülmeye değer sayısız “tarihi ve turistik” bölge, keşfedilmeyi bekleyen nice cevherler var!

Dış dünyada gezindiğimiz kadar, kendi iç dünyamızda da sık sık seyahatlere çıkmak, bilincimizi ve bilinçli düşünme yeteneğimizi muazzam bir ölçüde artıracaktır.

*                     *                      *

Bilinçli düşünme alışkanlığı kazanmak o kadar hayati bir husus ki…

Zira zihnimizde kendiliğinden oluşan fikirler, kuruntular çoğu zaman hayatı tatsız bir hale getirirken, “bilinçli düşünme” hayatı tatlı, coşkulu bir hale getiriyor.

“Yuvarlanıp gitmek” yerine, yaradılış amacına uygun, üstün bir insani şuurla yaşayabilmek, yaşadığımızın farkında olabilmek ancak “bilinçli düşünme” ile mümkün!

Bireyin huzur ve mutluluğu, toplumun dirliği ve düzeni de buna bağlı!

Çünkü bilinçli düşünme, insana “üstün bir idrak” sağlıyor.

Bakış açınız tamamen değişiyor, gelişiyor ve ufkunuz genişliyor.

Geçmişi anlayabiliyor, günü derinlemesine kavrayabiliyor ve istikbalin resmini çizebilecek yeteneğe ulaşabiliyorsunuz.

*                     *                      *

 

Üstatlardan

 

Derin bir düşünceyi anlamak, o düşünceyi kavradığınız anda derin bir düşünceye sahip olmaktır. Kendi içine, kendi kalbine inmektir. Nesneleri bulutların arkasından görürüz. Düşünmek bu sisleri yırtarak aydınlığa varmaktır.

                                                                              Cemil Meriç

*                     *                      *

 

GECE GÜNEŞ YATAR Kİ…

 

Ne yapayım kırları,

Dağları,

Ya bağları?

Düşünmek istiyorum,

Söndürün çıraları.

 

İstiyorum bu gece

Kendim çıra olayım.

Düşünüp

Düşünceye

Kendimi kaptırayım…

 

Ey gönül, kendini de

İyi görmek istersen,

Karanlıkta düşün sen.

 

Kim diyor ki

Geceler,

Yatmak, sönmek içindir!

Ben diyorum geceler,

Hep düşünmek içindir…

Gece güneş yatar ki

 

Tutuşalım,

Yanalım.

Gece güneş yatar ki

Uykudan uyanalım.

 

Bahtiyar Vahabzade, Şubat 1965

Tarih: 27.09.2008 Okunma: 599

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

ÖZGÜR DENİZ

15.08.2008 - 13:07

evet elimizdeki hazinenin değerini bilmiyoruz ve bunu bilmeyen tek milletizde galiba...aydınlatıcı olmuş.saygı selam dua umut muhabbet üstat.

elebik

15.08.2008 - 21:42

sadece bor madeniyle dahi jeopolitik önemimize lafla değilde gerçekten varabilirdik...Kaleminize sağlık...

ÖZGÜR DENİZ

15.08.2008 - 13:07

evet elimizdeki hazinenin değerini bilmiyoruz ve bunu bilmeyen tek milletizde galiba...aydınlatıcı olmuş.saygı selam dua umut muhabbet üstat.

elebik

15.08.2008 - 21:42

sadece bor madeniyle dahi jeopolitik önemimize lafla değilde gerçekten varabilirdik...Kaleminize sağlık...