‘ASGARÎ’ ÜCRET VAR DA, ‘AZAMÎ’ ÜCRET NİYE YOK?

İsmail Hakkı CENGİZ - 07.10.2014

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


“Asgarî ücret” deyince, sanki çalışan korunuyormuş gibi bir duygu uyanıyor insanda!

Ondan daha azına çalıştıramazsın… Ben işçimi korurum… Sömürtmem gibi mânâlar çıkıyor!

Lâkin gerçek öyle mi?

Bu “asgarî ücret” sınırı neye yarıyor?

 “Açlık sınırı” bile değil!

Hatırlatmak gerekirse; 4 kişilik ailenin açlık sınırı, 1,190 lira… Asgarî ücret ise 891 lira!

Demek asgarî ücret, açlık sınırının bile 200 lira altında!

Hâl böyle olunca, “asgarî ücret sınırı neye yarıyor” diye sormakla haklı değil miyiz?

Bir de “yoksulluk sınırı” diye bişey var… Dört kişilik aile için, 3,770 lira!

Asgarî ücretin 4 katından fazla…

Yani siz, asgarî ücret diye belirleneni değil, onun 4 katını alsanız bile yoksulsunuz.

Öte yandan, “asgarî”yle hiç alakası olmayan ücretleri alanlar var!

“Asgarî ücret” belirlenmesini bir ihtiyaç olarak gören erk, bunun “azamî”sini hiç düşünmemiş!

Asgarî ücret sınırı koyanların aklına bir de azamî ücret sınırı koymak gelmemiş!

Hâlbuki en az, asgarî ücret kadar, “azamî ücret sınırı” koymaya da ihtiyaç var…

Medyada zaman zaman astronomik ücretler haber değeri buluyor!

Nasıl bulmasın?

Aylık 800 bin (yazıyla sekiz yüz bin) lira alan teknik direktörler, 200 bin lira alan TRT “spor yorumcuları” var…

Özel sektörde, asgarî ücretin yüz katına ulaşan müdür maaşları olduğu yazılıp-çiziliyor…

Devlet işletmelerinin yönetim kurullarında, 50-60 bin lira aylık verildiği biliniyor…

Hâl böyle olunca, bu astronomik ücretlere de bir “sınır”, bir “tavan” gerekmiyor mu?

“Asgarî” ücretin bu kadar düşük olmasının bir sebebi de, “tepe”deki bu sınırsızlık olmasın!

Dolayısıyla; azamî ücrete de bir “tavan” getirilmesini,

Ve asgarî ücrete bağlanarak, onun diyelim ki 100 katıyla sınırlandırılmasını,

Hiçbir “iş” veya “görev”in, belirlenecek sınırdan muaf tutulmamasını,

Öncelikle, en fazla ücret olarak bildiğimiz, teknik direktöre ödenen 800 bin’in, “azamî ücret” sınırına çekilmesini,

Diğer astronomik ücretlerin de aynı oranda “düzenlenmesini”,

Tasarruf edilecek miktarın “asgarî” ücrete ilave edilmesini öneriyorum!

x   x   x

EĞİP BÜKME

Thomas More, ta 500 sene evvel diyor ki: “İsa’nın usta sözcüleri yanlamasına bir yol tuttular; insanların kötü alışkanlıklarını Hıristiyanlığa uydurmaktan kaçındıklarını görünce, İncil’i insanların kötü alışkanlıklarına göre eğip büktüler. Bu ustaca manevra nereye götürdü onları? İnsanların vicdan rahatlığıyla kötülük yapmalarını sağlamış oldular.”

Bu söz, zihnimize iki yönlü ışık tutuyor:

1. Dünyayı, yüzyıllar boyunca kana bulayanların, hem dünyayı cehenneme çevirip, hem de kendilerini nasıl “dindar Hıristiyan” olarak görebildiklerini ve hatta IŞİD olayındaki “vicdan rahatlıklarını”, Thomas More’un bu sözleri açıklıyor…

2..İslam’da da; kötü alışkanlıkları ve işledikleri günahlar “Kutsal Kitap”a uymayınca, onu, “insanların ihtiyacına göre eğip-büken”; günahın nevine göre “uygun fetva” veren “hoca”ların çıkıp-çıkmadığını ve o fetvalara dayanarak “vicdan rahatlığıyla kötülük yapılıp yapılmadığını” düşündürüyor!

x   x   x

GÜNÜN ÇİZGİSİ, baaddinkarikaturleri.blogspot.com'dan...


Tarih: 07.10.2014 Okunma: 681

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?