Vatan Millet Mehmetçik

Neslihan KORUTÜRK - 28.08.2008


 

Bugün bazı gazetelerin ve bizim sitenin manşetinde “Vatan Millet Sakarya ATMsi” başlıklı bir haber vardı.

Haberin özeti şu:

“Ergenekon iddianamesinin eklerinden, kazdıkça kirli ilişkiler ortaya çıkıyor. Bazı ulusalcı çevrelerin efsane subay diye adından söz ettikleri emekli Yarbay Korkut Eken ile yeraltı dünyasının ünlü ismi Drej Ali lakaplı Ali Yasakın ihale pazarlığı yaptığı telefon görüşmesi Ergenekon soruşturmasının delilleri arasında yeraldı.


İddianamenin ek 86. klasöründe yeralan telefon görüşmesi kayıtlarında Ali Yasak, Korkut Ekene iş teklifinde bulunuyor. Ali Yasak orduevi ve askeri tesislere yeni ATM cihazlarını yerleştirmek istediğini belirterek, bu konuda Ekenden yardım istiyor. Yasak, bu ihalenin kabul edilmesi durumunda yılda 10 milyon dolarlık bir gelir elde edileceğini söylüyor. Yasak, ihalenin askerler tarafından kabul edilmesi için Ekenin dönemin Mehmetçik Vakfı Genel Müdürü emekli Tümgeneral Melih Tunca üzerinde girişimde bulunmasını istiyor.”

 

 

Haberi dikkatle baştan sona kadar okudum. Söz konusu icraatı yapmaya çalışanların, hakikaten bu işi “vatan-millet-mehmetçik vakfıadına yapmaya çalıştıkları çok açık.

Anlayamadığım şey ise, ATM denilen cihazları ilgili banka, ilgili yere kurmuyor mu? Bu konuşan kişilerle ilgisi nedir?

***

 

Haberde Dikkati Çeken Başka Bir Nokta

 

“Mehmetçik” denilince aklımıza ne geliyor?

Askerliğini er, onbaşı ve çavuş olarak yapan vatan evlatları, değil mi?

Bu yavrularımızın bir vakfı var, demek ki!

Mehmetçik Vakfı…

Vakfın başkanı kimmiş?

Haberde var. Bir emekli tümgeneralmiş.

Ne alaka?

Neden gerçek bir Mehmetçik değil? Meselâ; yöneticilik yeteneği de olan bir gazimiz neden başkan değil?

Başkan bir yana; Mehmetçik Vakfının yönetim kurulunda bir tane Mehmetçik var mıdır?

***

Başkanı değilsiniz, yönetim kurulunda değilsiniz…

Ama sizin adınıza büyük kaynaklar toplanıyor, büyük kaynaklar harekete geçiriliyor.

Toplanan kaynakların Mehmetçiğe dağıtıldığı iddia ediliyor.

Buna bir tek şartta inanırım:

Vakfın başkan ve yönetim kurulu üyelerinin, vakıftan tek kuruş ücret almadıklarını açıklamaları halinde!

Tarih: 28.08.2008 Okunma: 835

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Ekrem ŞAMA

17.07.2008 - 11:53

Sayın Yazar! Para güç ve şöhret... Bunun yanına şehveti de eklemek lazım. Ama dikkat edin bunlar yeni öne çıkan kavramlar değil ki! Tarihin çöplüğü karıştırılırsa bu kavramların nasıl yeri geldiğinde yerle bir edildiği görülecektir. Güç mü dediniz? Firavunu hatırlayalım. Yeryüzüne kazıklar çakmıştı.Belki kıyamete kadar duracak kazıklar: Ehramlar. Denizin dev dalgaları arasında secde halinde cesedi hala ibrettir. Şöhret: Nemrutu hatırla... Bir sivrisineğe yenilmedi mi? Para: Karunu hatırla. Hazinelerinin anahtarlarını deve kervanlarıyla taşıttığı söylenir. En aşağıya batmadı mı? Ailahi adalet elbette işleyecek. Ama biz ne yapıyoruz bunlara karşı. Ne yapmamız gerekiyor. İşte bizim de imtihan konumuz bu? Hergün değişik bir konuyu isabetli teşhislerle işleyen yazılarınızı sabıırsızlıkla bekliyor ve okuyoruz. Teşekkürler.

Adem Şahin

17.07.2008 - 18:22

Yazınızın altın da bir okur yorumunda aynen şöyele diyor:"Hergün değişik bir konuyu isabetli teşhislerle işleyen yazılarınızı sabıırsızlıkla bekliyor ve okuyoruz" Bunun anlamı yazılarıyla okuyucusunu yükselten bir yazar demektir. Bizim sözümüz yükseltemeyenleredir. Bu ben bile olsam. Teşekkürler.

Okan DELİBAŞ

18.07.2008 - 00:28

Zaten yazılarıyla okuyucusunu yükseltemeyenlere yazar denilemez!!!

Osman Yıldız

18.07.2008 - 09:11

İsmail bey Ekrem beye katılıyorum. Şehveti, Üreme içgüdüsünü de dikkate almalıydınız. Şan şöhret ve parayı insanlar kaba tabiri ile şehvet, kibar tabiri ile üreme iç güdüsü için istiyorlar. Şurda biz bize yazılarınızı zevkle okuyoruz. Saygılarımla

özgür deniz

19.07.2008 - 12:34

belki basit misal olacak ama bendeniz önemsiyorum.........geçenlerde '''ANALAR ÖLMEZ'''filmini izledim..başrolde SERDAR GÖKHAN ve PERİHAN SAVAŞ....serdar gökhan çağdaş yaşayan bir milyarderdir...birgün yolu bir çiftliğe düşer ve orada köylü kızı perihan savaşı görür ve ilk görüşte vurulur...zira güzelliği dillere destandır çevresinde...çünkü köylü kızının güzelliği şehirlinin kine benzemez...yani yapay değil saftır,,doğaldır...bir şekilde sarhoşken köylü kızı ile ilişkiye girer...tekrar çiftliğe geldiğinde bir oğlu olmuştur....ama anne köylüdür ve serdar beye yakışmamakta fiyakasını bozmaktadır ve şehire yakızma güya...oğlunu annesini ikna ederek alır...evlat ve anne koparılmıştır PARANIN BÜYÜLEYİCİ GÜCÜYLE....yıllar geçer oğul büyür ve anasını ölmüş bilir....ama kahya vardır her şeye şahit...çocuk babası ile kahyanın kısa sohbetine şahit olur...kahya oğulu annesine götürür....ğul anayı şehre getirir...anne dersler alır şarkıcı olur...artık hem şöhret hemde muhteşem güzellik sahibidir...serdar efendi vurulur...ama oğul yılların acısının peşindedir....serdar bey şehirli sevgilisinden vazgeçer....artık kölesi oluştur kadının.....KADIN HER ŞARTINI KABUL ettirir çalışmak için gazinoda...serdar bey eğilir yamulur diz çöker önünde...bir zamanlar aşağıladığı kadının önünde diz çökmektedir....fakat DOĞALLIK YAPAYLIKLA BOZULMUŞTUR...AMA ÖZ AYNIDIR..KÖYLÜ KIZI BUNU GEÇİCİ OLARAK YAPMIŞTIR.........yani diyeceğim ÇAĞDAŞLIK dedikleri sığlık, sefillik, yapaylık,mürailik, sahtekarlık, onursuzluk, haysiyetsizliktir....mühim olan doğallığınla kabul görmendir.doğallıkta şeref vardır, haysiyet vardır,asalet vardır...ve DOĞULULUK haysiyet onur şeref asalet demektir...ÇÜNKÜ YÜCE AHLAK VARDIR TEMELİNDE.....AMA GÖZLERİMİZ BU GERÇEĞİ GÖRMEMEKTE ISRAR EDİYOR...YAZIK....selam saygı dua umuıt muhabbet

Ekrem ŞAMA

17.07.2008 - 11:53

Sayın Yazar! Para güç ve şöhret... Bunun yanına şehveti de eklemek lazım. Ama dikkat edin bunlar yeni öne çıkan kavramlar değil ki! Tarihin çöplüğü karıştırılırsa bu kavramların nasıl yeri geldiğinde yerle bir edildiği görülecektir. Güç mü dediniz? Firavunu hatırlayalım. Yeryüzüne kazıklar çakmıştı.Belki kıyamete kadar duracak kazıklar: Ehramlar. Denizin dev dalgaları arasında secde halinde cesedi hala ibrettir. Şöhret: Nemrutu hatırla... Bir sivrisineğe yenilmedi mi? Para: Karunu hatırla. Hazinelerinin anahtarlarını deve kervanlarıyla taşıttığı söylenir. En aşağıya batmadı mı? Ailahi adalet elbette işleyecek. Ama biz ne yapıyoruz bunlara karşı. Ne yapmamız gerekiyor. İşte bizim de imtihan konumuz bu? Hergün değişik bir konuyu isabetli teşhislerle işleyen yazılarınızı sabıırsızlıkla bekliyor ve okuyoruz. Teşekkürler.

Adem Şahin

17.07.2008 - 18:22

Yazınızın altın da bir okur yorumunda aynen şöyele diyor:"Hergün değişik bir konuyu isabetli teşhislerle işleyen yazılarınızı sabıırsızlıkla bekliyor ve okuyoruz" Bunun anlamı yazılarıyla okuyucusunu yükselten bir yazar demektir. Bizim sözümüz yükseltemeyenleredir. Bu ben bile olsam. Teşekkürler.

Okan DELİBAŞ

18.07.2008 - 00:28

Zaten yazılarıyla okuyucusunu yükseltemeyenlere yazar denilemez!!!

Osman Yıldız

18.07.2008 - 09:11

İsmail bey Ekrem beye katılıyorum. Şehveti, Üreme içgüdüsünü de dikkate almalıydınız. Şan şöhret ve parayı insanlar kaba tabiri ile şehvet, kibar tabiri ile üreme iç güdüsü için istiyorlar. Şurda biz bize yazılarınızı zevkle okuyoruz. Saygılarımla

özgür deniz

19.07.2008 - 12:34

belki basit misal olacak ama bendeniz önemsiyorum.........geçenlerde '''ANALAR ÖLMEZ'''filmini izledim..başrolde SERDAR GÖKHAN ve PERİHAN SAVAŞ....serdar gökhan çağdaş yaşayan bir milyarderdir...birgün yolu bir çiftliğe düşer ve orada köylü kızı perihan savaşı görür ve ilk görüşte vurulur...zira güzelliği dillere destandır çevresinde...çünkü köylü kızının güzelliği şehirlinin kine benzemez...yani yapay değil saftır,,doğaldır...bir şekilde sarhoşken köylü kızı ile ilişkiye girer...tekrar çiftliğe geldiğinde bir oğlu olmuştur....ama anne köylüdür ve serdar beye yakışmamakta fiyakasını bozmaktadır ve şehire yakızma güya...oğlunu annesini ikna ederek alır...evlat ve anne koparılmıştır PARANIN BÜYÜLEYİCİ GÜCÜYLE....yıllar geçer oğul büyür ve anasını ölmüş bilir....ama kahya vardır her şeye şahit...çocuk babası ile kahyanın kısa sohbetine şahit olur...kahya oğulu annesine götürür....ğul anayı şehre getirir...anne dersler alır şarkıcı olur...artık hem şöhret hemde muhteşem güzellik sahibidir...serdar efendi vurulur...ama oğul yılların acısının peşindedir....serdar bey şehirli sevgilisinden vazgeçer....artık kölesi oluştur kadının.....KADIN HER ŞARTINI KABUL ettirir çalışmak için gazinoda...serdar bey eğilir yamulur diz çöker önünde...bir zamanlar aşağıladığı kadının önünde diz çökmektedir....fakat DOĞALLIK YAPAYLIKLA BOZULMUŞTUR...AMA ÖZ AYNIDIR..KÖYLÜ KIZI BUNU GEÇİCİ OLARAK YAPMIŞTIR.........yani diyeceğim ÇAĞDAŞLIK dedikleri sığlık, sefillik, yapaylık,mürailik, sahtekarlık, onursuzluk, haysiyetsizliktir....mühim olan doğallığınla kabul görmendir.doğallıkta şeref vardır, haysiyet vardır,asalet vardır...ve DOĞULULUK haysiyet onur şeref asalet demektir...ÇÜNKÜ YÜCE AHLAK VARDIR TEMELİNDE.....AMA GÖZLERİMİZ BU GERÇEĞİ GÖRMEMEKTE ISRAR EDİYOR...YAZIK....selam saygı dua umuıt muhabbet