İLK DÖRT YILINDAN NE HAYIR GÖRDÜK?

İsmail Hakkı CENGİZ - 07.11.2012

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


Obama, 4 sene evvel, ilk Başkan seçildiğinde Türk halkı pek sevinmişti.

Van’ın, Ağrı’nın köylerinde sürüyle kurbanlar kesilmişti.

2012 Amerikan seçimlerinde de Türkiye, Obama’yı tuttu... Medyada, yandaşı- muhalifi açık olarak Obama’nın kazanmasını arzu etti.

Eh, kazandı işte...

Ne umuyor, ne bekliyorsunuz?

Obama’nın birinci döneminde, Türkiye’nin kendi parasıyla, Malatya’ya füze üssü kuruldu...

Şimdi... Daha seçim sonuçları belli olmadan, “Kilis’e bir füze üssü kurulacağı” haberleri geldi. (Aslı Aydıntaşbaş, Milliyet)

Vakıa, yönetim değişse de Kilis’e kurulacak füze üssü değişmeyecekti. Zaten mesele de orada, ABD’nin başına kim gelirse gelsin bizim için bir şey değişmiyor...

Türk ve İslam dünyasının payına düşen; yine sömürü, yine işgal-kan ve gözyaşı, yine BOP dayatması, yine İsrail menfaatlerini koruma, yine Ermeni iftiralarıyla Türkiye’ye şantaj... Vs.

Yani kaybeden hep Türk ve İslam dünyası...

Demem o ki; yeniden seçilen Obama’nın ilk döneminden ne hayır gördük ki, gelecek dört yıllık döneminden bir hayır bekleyelim?

x   x   x

BAHTSIZ SİYASET

Ne talihsiz bir milletiz!

“Bahtsız Bedevi” fıkralarıyla siyaset yapan Başbakan’ın iktidarına,

Ona “Kutup ayısı”yla cevap veren bir muhalefete mahkûmuz!

Neymiş bu “Bahtsız Bedevi-Kutup Ayısı” hikâyesi?

Kayıtlardaki gibi anlatırsam ne sitelerde, ne basılı gazetede yayımlanır...

Onun için değiştirerek yazıyorum:

“Bedevi, uzun süredir çöllerde devesiyle yoldadır. Daha da gideceği yol vardır. Bir ara gaflete dalınca devesinden düşer ve deve kaçar...

Çölde devesinin kaçtığına yanarken, arkasından davudî bir ses duyar. Dönüp bibakar ki devasa bir kutup ayısı... Koşarak geliyor... Bedevi kaçmaya başlar.”

Bu hikâyeye atıfla, “Bahtsız bedeviyi çölde kutup ayısı kovalar” deyişi meşhur olur.

Anlayın artık, bizim siyasetin “batsızlığını”!

x   x   x

KÜRT DER GEÇERSİNİZ

Televizyonlarda görmüşsünüzdür:

Batman’ın ücra bir mezrasında devlet okulu yok...

Çocuklar okumak istiyor... Anne-babalar, belli ki eğitime önem veriyorlar...

Naylondan, derme çatma bir okul yapmışlar... Çocuklar uydurma sıralara sıralanmışlar... Öğretmen, doktor, avukat, mühendis olmak istediklerini söylüyorlar.

Lâkin hangi “eğitim”le? Öğretmen bile yok! O çocukların kendi çocuğunuz olduğunu düşünün... Gönlünüz el verir mi?

O ücra mezrada naylon okulu yapan köylü, bayrağı da unutmamış... Direk haline getirdiği bir dalın tepesine Türk bayrağını çekmiş.

Daha ne yapsın?

Biz onlar için ne yaptık?

x   x   x

ŞEMS-İ TEBRİZİ’NİN 40 KURALI

36.  Şu hayatta ancak tezatlarla ilerleyebiliriz.

Mümin içindeki münkirle tanışmalı, Tanrı’ya inanmayan da içindeki inananla!

İnsan-ı kâmil derecesine varıncaya kadar gıdım gıdım ilerler kişi.

Ve ancak tezatları kucaklayabildiği ölçüde olgunlaşır.

Aktaran Nevzat Dağlı... Devam edecek...

x   x   x

     GÜNÜN ÇİZGİSİ, yorumla.net'ten


        NOT: Resim gözükmüyorsa, firefox’tan açmayı deneyin.

Tarih: 07.11.2012 Okunma: 668

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?