SİLAHLI KUVVETLER’DE ‘TASFİYE’ SÖZ KONUSU DEĞİL

İsmail Hakkı CENGİZ - 05.08.2012

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


En azından, Kara Kuvvetleri Komutanlığı bünyesi için, bunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Öte yandan, Hava Kuvvetleri’nde de bir yıldır tutuklu bulunan Orgeneral Bilgin Balanlı’nın emekliye sevk edilmediğine bakarak, orada da bir “tasfiye”den söz edilemeyeceğini düşünüyorum.

Hemen her gazetede en az bir köşeci, son Yüksek Askerî Şûra (YAŞ) kararlarının, TSK’nde bir tasfiye olduğunu söylüyor.

Bilir-bilmez, işkembe-i kübradan!

Terfilere ve uzatmalara baktığım vakit, ben, TSK’nde bir “tasfiye” falan görmüyorum.

“Rütbe bekleme süreleri dolan 55 general ve amiral” emekli edilmiş. Orduda, zaten her sene bu kadar general-amiral emekliye sevk edilmiyor muydu?

Ediliyordu!

Bu yıl emekli edilenlerin çoğu tutuklular arasından olmuş.

Tutuklular içinde terfi etmeye lâyık olanlar bulunabileceğini kabul ediyorum. Onlar açısından bir haksızlık vaki olabilir.

Fakat emekli edilenlerin tamamı, rütbelerinde en az 4 yıllık bekleme süresini dolduran general-amiraller. Görev süresi dolmadan kimsenin emekli edilmesi söz konusu değil.

Yani bu komutanlar tutuklu olmasalardı da, rütbe bekleme süreleri dolduğundan zaten çoğu emekli edileceklerdi.

x   x   x

LİYAKAT DURUMU

Hepsini tanımam mümkün değil ama terfi edenler ve bekleme süresi uzatılanlar arasında tanıdığım subaylara bakınca, ziyadesiyle lâyık olanların terfi ettiğini gördüm.

Bu gördüklerimden şu sonucu çıkarmak bile mümkün: Terfilere, büyük ölçüde Silahlı Kuvvetler’in kendi iç mekanizmaları karar vermiş. Siyasetin etkisi fazla olmamış.

Demek ki, hükümet kanadı, TSK üst yönetimine güvenmeye başlamış. İktidar-TSK arasında bir “ahenk” sağlanmış.

Normali de budur.

Başta, devre arkadaşlarım olmak üzere, bir üst rütbeye yükselen subay-general ve amiralleri tebrik eder, sağlık ve başarılar dilerim.

x   x   x

GAZETECİ TÜRKÇEYİ DOĞRU KULLANMALI

Biz, yazardan ve gazeteciden sayılmıyoruz!

Ama görüyorum ki, Türkçeyi, pek çok “yazar”, gazeteci” ve “televizyoncu”dan daha iyi biliyorum.

YAŞ toplantısı dolayısıyla TV ve gazeteler günlerdir “terfi” ve “temdit”ten bahseder oldular: Şu komutan “terfi alacak”, bu komutan “temdit alacak”! Bu “alacak” terimi kulağımı tırmaladı. Doğrusu “edecek” olması lâzım diye düşünürken, koroyo, Hürriyet’ten Sedat Ergin‘in de katılmış olduğunu gördüm. Ergin’in 5 Ağustos tarihli yazısında “Terfi alan komutanların” şeklinde bir ifadesi var. Bu kadar meşhur bir yazar da “terfi almak”‘tan bahsettiğine  göre, acaba ben mi yanlış biliyorum diye şüpheye düştüm! İmlâ kılavuzuna müracaat ettim. Hayır!

Her iki kavramın kullanılışı da beni teyit ediyor:

Terfi etmek

Temdit etmek

Doğru kullanım bu, ilân olunur!

x   x   x

ACİZANE Mİ, NAÇİZANE Mİ?

Aciz, düşkün demek...

Naçiz, değersiz demek...

Bu vaziyette, bir konuda tavsiyede bulunurken, alçak gönüllülük göstermek istersek;

“Bu kitabı okumanızı, acizane tavsiye ederim” mi doğru olur, yoksa,

“Bu kitabı okumanızı, naçizane tavsiye ederim” mi?

Bence “naçizane” daha doğru olur.

Eğer yanlışsa, yetkili dil bilginlerinin beni düzeltmesini beklerim.

x   x   x

      GÜNÜN ÇİZGİSİ, LEMAN’dan, 1 Ağustos


      Not: Resim gözükmüyorsa firefox’tan açmayı deneyin.

Tarih: 05.08.2012 Okunma: 664

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?