İbretlik Sahneler Yaşıyoruz, Tarihe tanıklık ediyoruz

İsmail Hakkı CENGİZ - 03.07.2008

            Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.

           

           
            Türk tarihinde nirengi noktası olacak günleri yaşıyoruz. İbretlik sahneler görüyoruz. İbretlik sahneler o kadar fazla ki, hepsini kaydedemeyeceğiz diye endişe ediyoruz.

            İşin sevindirici tarafı; yazılı ve görsel basın ve yayın araçlarının çokluğu ve çeşitliliği, herkes eteğindeki taşı, bilinçaltını ve üstünü ortaya döküyor.

            İşin üzücü tarafı; söylenen, yazılan, gösterilen ve konuşulanların hepsini takip edebilmeniz imkânsız.

            Görebildiklerimiz üzerinden konuşuyoruz ve yazıyoruz.

 

            Dün akşam, Kanal7’nin ana haberlerini izliyoruz. Sunucu anlatıyor, Fehmi Koru yorumluyor. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu’nun Sinan Aygün’ün gözaltına alınmasına ve yapılan muameleye sert tepki gösterdiği haberi verildikten sonra, sunucu Koru’ya “Ne diyorsunuz?” şeklindeki sorusunu yöneltiyor.

            Fehmi Koru keyifli keyifli cevaplıyor:

-         Eğer meşru hükümete karşı bir darbe planı varsa…

-         Demokratik düzeni yıkma tertibi varsa…

-         Devlet içinde devlet olma yapılanması varsa…

-         Hukuk dışı, kanun dışı güç kullanma, güç odağı olma çabaları varsa…

-         Halkı hükümete karşı silahlı mukavemete teşvik etme girişimleri varsa…

Böyle gözaltılar ve böyle muameleler de olacaktır.

 

Doğru!

Yukarıda sayılanlar varsa, bir an evvel ortaya çıkarılması, önlenmesi ve zanlılarının yakalanıp adalete teslim edilmelerini herkes ister. Tabii ki biz de isteriz.

Görüldüğü gibi “var” değil de “varsa” şeklinde konuşuluyor. Yani, ihtimaller üzerinden işlem ve yorum yapıldığı görülüyor.

“Eğer” diye başlıyor ve ihtimalleri sıralıyorsanız, söylediğiniz ihtimallerin tersinin de mümkün olabileceğini kabul etmeniz gerekmez mi?

Bu saydıklarınız varsa tamam, kimsenin diyecek bir sözü olamaz.

Peki…

Yoksa?

Eee, efendim, bir yanlışlık olmuş, şu yukarıda saydıklarımızı “var” zannetmiştik, meğer “yokmuş” sizi 13-15 ay içeride tuttuk, affedersiniz.

İşte, bu kadar basit…

 

Yazılarından, Sayın Koru’nun “empati” kavramını sevdiğini anlıyoruz. Empati; yani, kendini diğerinin yerine koyma, karşındakinin duygu ve düşüncelerini anlamaya çalışmak…

Acaba, Sayın Koru, kendisini bu davadan 13 aydır tutuklu bulunan bir gazetecinin, bir akademisyenin yerine koydu mu, dersiniz?

İbretlik sahneler yaşıyoruz.

*             *                      *

Kader bu ya, Fehmi Koru’nun yukarıdaki ihtimalleri sıraladığı akşamın, sabahında, kendisiyle aynı gazetede yazan Kürşat Bumin, köşesinde şunları dile getiriyordu:

“Gözaltına alınan Hürşit Tolon, Şener Eruygur, Sinan Aygün, Mustafa Balbay gibi şahsiyetlerin halen tutuklu bulunanlarla bir araya gelip bir ‘darbe’ teşebbüsü içinde olabileceklerini düşünmek zaman kaybından başka bir şey değilmiş gibi geliyor bana. TSK dururken, sabahtan akşama her fırsatta ve platformda sadece küçük bir grubun kanını kaynatan sözler eden bu şahsiyetler mi ‘darbe’ teşebbüsünde bulunacak?” Yenişafak, 02 Temmuz 2008.

            *                      *                      *

 

 

        Üstatlardan

               

         İnsanlığı cahiliye denizi kuşatsa da yücelik arayanlar bulunur.

         İnancımız sönmeden enerjimiz tükenmez.

Hüseyin Rahmi Gürpınar

         *                 *                 *

 

         Böyle geçer Günlerimiz

 

         Evim-barkım, malım mülküm,

         Hem Müslüman, hem de Türk’üm,

         İşte budur benim ülküm

         Diye geçer günlerimiz.

 

         Yapamadım, edemedim,

         Falan yere gidemedim…

         “dedi” dededin, “dedi” dedim,

         Diye geçer günlerimiz…

 

         Alamadım, veremedim,

         Postu yere seremedim,

         Murâdıma eremedim,

         Diye geçer günlerimiz…

 

         Biz geçmeden bu dünyadan,

         Bu hayalden, bu rüyadan,

         Senden-benden, şundan-bundan

         Derken geçer günlerimiz…

 

         Serdengeçti durma söyle,

         Biraz da sen gönül eyle,

         İşte şöyle, işte böyle,

         Geçti gitti günlerimiz.

 

         Osman Yüksel Serdengeçti

 

Önceki yazılar

Tarih: 03.07.2008 Okunma: 570

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

..............

17.05.2008 - 17:56

kral çıplak diyende çıplak...demeyende çıplak....

özgür deniz

17.05.2008 - 19:07

'''''''''''her toplum layık olduğu şekilde idare edilir''''''bir toplum özünde olanı değiştirmedikçe ALLAH o toplumu değiştirmez.'''''''' sonsuz teşekürler üstadım olayı öz olarak ifad etmişsiniz.... yani kendi kaderimizi kendimiz seçiyoruz...zira seçimlerimizi yaşıyoruz ve yaşadıklarımız bizi tanımlıyor yolumuzu tayin ediyor.saygı ve muhabbetle.

..............

17.05.2008 - 17:56

kral çıplak diyende çıplak...demeyende çıplak....

özgür deniz

17.05.2008 - 19:07

'''''''''''her toplum layık olduğu şekilde idare edilir''''''bir toplum özünde olanı değiştirmedikçe ALLAH o toplumu değiştirmez.'''''''' sonsuz teşekürler üstadım olayı öz olarak ifad etmişsiniz.... yani kendi kaderimizi kendimiz seçiyoruz...zira seçimlerimizi yaşıyoruz ve yaşadıklarımız bizi tanımlıyor yolumuzu tayin ediyor.saygı ve muhabbetle.