ŞİFRE ALANLARIN SAYISI

İsmail Hakkı CENGİZ - 21.04.2011

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


YGS’de şifre olduğuna, bu şifrelerin bazı adaylara dağıtıldığına dair artık kimsede bir şüphe kalmadı.

Buna kanıt olarak, bir önceki yazımızda, Rize’deki, 80’lik amcanın, ÖSYM’yi protesto eden öğrencilere karşı “siz de şifre alsaydınız ya!” diye bağırmasını göstermiştik.

Elbette bu, milletin neye inandığını göstermesi bakımından hayatî önemdeydi…

Başka kanıtlar arayacak olursanız; iktidar yanlısı medyanın tutumuna bir göz atmanız yeterli…

Yandaş medya tartışmanın başından beri nasıl bir  “seyir” izliyor?

1.                    İlk başlangıçta, “şifre” diye bir şeyin olmadığını söylediler.

2.                    Baktılar ki, şifre var… Konuyla ilgili ÖSYM’den gelen açıklamaların “tatmin” edici olduğunu manşetlere taşıyıp, milleti de tatmin etmeye çalıştılar…

3.                    Velâkin gördüler ki millette “tatmin” olacak göz yok, bu sefer olayı küçümsemeye, gözlerden kaçırmaya, gündemden düşürme gayretine girdiler… Ki bu tutumları sürüyor…

4.                    Bununla beraber, yandaş medyada vicdan sahibi yazarlar da var. Onlar açıkça “tatmin” olmadıklarını, ÖSYM başkanının istifa etmesi, sınavın da iptal edilmesi gerektiğini yazdılar. Misâl; Sait Gürsoy’un, Sabah gazetesindeki, 20 Nisan tarihli “SEHVEN… YGS…” başlıklı yazısı. (Yazının hattı: http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/gursoy/2011/04/20/sehven--ygs)

Belki de bunlardan daha önemli kanıt; şifre iddialarının ortaya çıkış biçimidir. Hatırlayalım, bu iddiayı ilk nereden duyduk? Rize’li bir dershane öğretmeninden… Bir öğretmenin durup dururken böyle bir “şifre”yi bulma ihtimali nedir? Trilyonda 1 bile değildir.

Öyleyse!

Öyleyse, şifre olayını bilenlerden biri o öğretmene iletti. Bu iş büyük ihtimalle bir “ihbar” sonucu ortaya çıktı.

x   x   x

Son tahlilde; şifrenin olduğu, bunun birilerine verildiği son derece açık olduğu halde, sorumluların ortaya çıkarılması, şifre alanların açıklanması ihtimalini gayet zayıf görüyoruz. Çünkü çok yakın geçmişte, sınav sahtekârlığı yapanlar ortaya çıkarılmadı. Ki o “kopya” bu kopyanın yanında devede kulak gibidir.

Dolayısıyla, YGS’de dönen dolapların açıkça ortaya çıkarılmasını ne yazık ki ümit edemiyoruz.

x   x   x

BAŞBAKA’IN ÖNERİSİ MAKÛL

İşte bu noktada, Sayın Başbakan’ın protestolarla ilgili söyledikleri önem kazanıyor.

Ne demişti Sayın Erdoğan? “YGS’yi protesto edenlerin karşısına biz de 5-10 bin kişiyi çıkarırız…”

Sayın Başbakan’ın bu sözlerini “kışkırtma”, “toplumsal barışı bozma girişimi”, “tehdit” gibi algılayanlar oldu.

Hayır, bunlara katılmıyoruz.

Her ne kadar, Erdoğan, bu sayıyı “şifre” alanlar anlamında telaffuz etmediyse de, mantıklı rakam bu kadardır. Yani kendilerine şifre verilenlerin sayısı 5 ila 10 bin arasındadır. Bu öğrencilerin Başbakan’dan işaret beklemeleri de şart değildir. Çünkü onların da meydanlara çıkmak, “şifre”yi savunmak demokratik haklarıdır!

Nasıl ki “şifre” al(a)mayanların “şifre”yi protesto etme hakkı varsa, “şifre” alanların da “şifre”yi savunma hakları vardır.

Meydanlara çıksınlar ki; kimlermiş, kaç kişilermiş millet görsün!

Başka türlü öğrenmemiz gayet müşkül!   

 

Önceki yazılar
Tarih: 21.04.2011 Okunma: 601

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?