PEMBE PANTERLERE SORULAR

İsmail Hakkı CENGİZ - 17.12.2010

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


Bir ülkede iktidardakilerin pembe, muhalefettekilerin de kara tablolar çizmesi eşyanın tabiatı gibidir.

Fakat her ülkede bir de “akîl adamlar” ve “akîl kadınlar” vardır. Onlar iktidardan ve muhalefetten bağımsız olarak hakikatleri dile getiriler…

Nerede?

Gazetelerdeki köşelerinde ve televizyon ekranlarında…

Bu “akîl” adamlar ve kadınlar işlerin gayet iyi gittiğini, memleketin ziyade kalkındığını, geliştiğini yazıp, söylüyorlar.

Onlar çoğunlukla öyle söyleyince şüpheye düşüyoruz, acaba bizde mi bir anormallik var? Çünkü bize memleket öyle görünmüyor…

Türkiye gelişti, uçtu, çağ atladı, ileri demokrasiye geçti diyenlere şu hakikatleri hatırlatsak ve onlarla ilgili sorular sorsak, ne derler?

Öncelikle, ülke geliştiğine göre “eğitim sorunu” çözüldü mü?

50–60, hatta 80–90 kişilik sınıflardan öğrenciler kurtulabildi mi?

6 yaşının üzerindeki her çocuk okula gidebiliyor mu?

Eğitimin kalitesi çağa uygun bir seviyeye gelebildi mi? Uluslar arası alanda, eğitim konusunda Ortadoğu ve Güney Amerika ülkelerinin bile gerisinde kaldığımız bir gerçek değil mi? Bu vaziyette neremiz ilerlemiş oluyor?

Gelelim sağlığa…

Hastanelerdeki kuyruklar azaltılabildi mi? Vatandaş acil bir durumda başvurduğu ilk hastanede tedavi olabiliyor mu, yoksa gece yarıları 5–6 hastane gezdiriliyor mu?

Bütün millet sağlık sigortası kapsamına alınabildi mi?

Sigortası olanlar, gerçekten ücretsiz muayene ve tedavi olabiliyorlar mı, yoksa emekli maaşlarının kısm-ı azamisi “katkı payı” adı altında kesiliyor mu?

Trafik ve ulaşımda ne haldeyiz?

Şehir içi ve şehirlerarası trafik düzeni sağlanabildi mi? Kazalar azalıyor mu, artıyor mu?

Toplumsal ve ahlakî düzende vaziyet ne? Aile kurumu güçleniyor mu, zayıflıyor mu? Eskiden istisna olan boşanmaların, son birkaç yıl içinde misli misli artmasını çağ atlamamızla mı izah edeceğiz? 25–30 yıllık evliliklerin çatır çatır yıkılması, toplumsal bir çatırdamanın göstergesi olabilir mi?

Rüşvet düzenine ne dersiniz? Bu toplumsal hastalık azalıyor mu, yaygınlaşıyor mu? Yoksa artık “tarife”ye mi bağlandı? Vakıa, pek çok iktidar mensubu bu “virüs”e “bahşiş” diyor. “Akîl” adamlar ve kadınlar da o görüşteler mi? Rüşvetin, irtikâbın, yolsuzlukların azaldığını mı düşünüyorlar? Eğer bizim görmediğimiz öyle bir azalma varsa buna fevkalade seviniriz.

Sonra, “ileri demokrasi”de nerelerdeyiz?

Fikir hürriyeti, gösteri ve hatta seyahat özgürlüklerimizin ne kadar olduğunu polis copları cümle âleme gösteriyor… Dünya sıralamasında bizim demokrasi Nikaragua düzeyindeymiş. Ben anlamadım, bu iyi bir şey midir?

İyimser bir yaradılışa sahip olduğum halde, yukarıdakileri düşününce, ülkem ve istikbal hakkında iyimser olamıyorum. Kaldı ki, bir köşe yazısı çerçevesinde, sorulması gerekenin belki de onda 1’ini sorabiliyorum.

Deyiverin hele, benim baktığım yerden mi bulutlar kara gözüküyor?

x   x   x

ÂRİFLERDEN

Her söyleyeni dinle,
Ol söyleteni anla,
Hoş eyle kabul canla…

Mevlâ görelim neyler,
Neylerse güzel eyler.

Erzurumlu İbrahim Hakkı

 

Önceki yazılar

Tarih: 17.12.2010 Okunma: 577

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?