Sonsuza kadar zehirlenmek

YEŞİL GAZETE


facebook sharing button
whatsapp sharing button
twitter sharing button
linkedin sharing button
email sharing button
print sharing button

Öyle bir hayat tarzımız var ki sonsuza kadar zehirlenmek üzere itinayla çabalıyor ve tüm yaşantımızı da bu zehirlenme çabasının inşasına harcıyoruz. Evet, işte evimizin karşısındaki inşaat faaliyetini izlerken aklıma düşenler bunlar.

Daha önce yer alan üç katlı ve herhangi mimari bir özelliği olmayan 1970’ler yapımı bir binanın yerinde şimdi yeller esiyor. Oysaki çoğunluğu aile fertlerinin yaşadığı bu apartman, apartmanı inşa eden vatandaşın inatla kabul etmemesi nedeniyle yıkılamıyor üstüne üstlük herhangi bir tadilat da yapılmıyordu.

Artık o vatandaş hayatta değil ve ortaya koyduğu müteahhit karşıtı direnç de kendisiyle beraber mezara gitti. Kalkan direncin ardından ilk buldukları müteahhitle anlaşan çocuklar yeni bir evde yaşamanın arzusuyla ara ara gelip binanın inşaatını seyrediyorlar. Artık o metruk ve rutubetli eski apartman yerine, modern görünümlü ve gıcır gıcır dekore edilmiş bir dairede oturacaklar.

Yıkılan binanın müteahhiti uyanık olacak ki yan tarafta yer alan ve başka bir uyanık müteahhitin yaptığı dayanıksız binayı da herhangi bir denetim almadan yıkmış ve böylelikle bir taşla iki kuş vurarak daha büyük bir inşaat faaliyetini kapatmıştı.

Atmosfere karışan zehir

Binayı yıkarken herhangi bir önlem almaması binanın asbest içermediğini aklınıza getirmesin. Ülkede bu bağlamda herhangi bir gelenek ne yazık ki yok. Kazmasını alan istediği binayı kentsel dönüşüm adı altında göstermelik önlemlerle yıkabiliyor. Onun dışındakilere de varsa asbest solumak kalıyor.

İşte bu asbestli olması muhtemel iki bina itinayla yıkılmış ve içerdikleri asbest ile ölene kadar yetecek zehir atmosfere salınmıştı. Bu işlemden sonra hafriyat kaldırılmış ve muhtemelen kuzey ormanları içerisinde bir yere dökülmek üzere gönderilmişti. Şimdi sıra yeni ve modern binayı yapmaya geldi.

Öncelikle bina yapımı için plastik yakıp enerji üretmiş ve envai çeşit ağır metal, dioksin ya da kalıcı organik kirletici içeren kül karıştırılarak alınmış çimentolar kullanılacak. İşte bu çimentoların kullanılmasıyla yapılan betonlar, sonsuza kadar gerçekleşecek zehirlenmenin ikinci en önemli halkasını oluşturuyor.

Sırada ise ana iskeleti yapılan binanın duvarlarını inşa etmek var. Oradan nasıl kirleticilerin binaya hapsedileceğini bilemiyoruz. Ancak orada da bizi kirleticilerden mahrum bırakmadıklarından eminiz.

Daha sonra yağmur suyu aktarma sistemleri, plastik tesisatlar, nano etkili boyalar, su tutmaz dış cephe uygulamaları ve en sonunda da son dokunuşlar yapılacak.

Sınırlı ve zehirli seçenekler

İç mekanda ayrıca PVC kaplamalı mutfak dolapları, yer kaplamaları, PVC doğramalar, kapılar ve daha nice zengin kimyasal bileşimli dekorlar icra edilecek. Sakın ha bunları masraftan kaçınan uyanık müteahhitlere özgü ucuzluk takıntılı bir durum olduğunu zannetmeyiniz.

Şöyle ki aynı evi kendiniz de yapacak olsanız ki şehir içinde yapabileceklerinizin sınırı olduğu için sizin de muhtemelen benzer bir zehir kombinasyonuyla 7 nesil torununuza yetecek seviyede kimyasalı evinize hapsedeceğinizi söyleyebilirim.

Şöyle bir yapı market gezisine çıktığınızı düşünün. Yer kaplamalarını masif ahşaptan alsanız bile onları parlatmak için yapı marketlerin vernik raflarında yer alan ve ahşabı beş yıl boyunca renklendirmeyi vaat eden verniklere gözünüz kayacaktır.

Çatı katında oturacaksanız UV ışınlarına ve yağmura karşı dayanıklı çürümeye karşı koruma sağlayan kaplama malzemelerine mutlaka ihtiyaç duyacaksınız.

Bunları geçseniz bile duvar boyasının artık sadece renkle ilgili değil, saf parlak mı yoksa ultra pürüzsüz mü, küf önleyici mi yoksa hava koşullarına dayanıklı mı olduğu konusunda mutlaka bir eğiliminiz olacaktır.

Fotoğraf: Shutterstock

Sonsuza kadar kimyasallar

İşte görünüşte ve nitelikte büyü yaratan bu özelliklerin çoğu, “sonsuza kadar kimyasallar” olarak bilinen PFAS’a (per- ve polifloroalkil maddeler) borçlu. Bu sentetik kimyasallar grubu, korozyonu önlemek, sürtünmeyi azaltmak ve ürünleri su geçirmez ve leke tutmaz hale getirmek için kullanılır.

PFAS ile zehirli evinizde oturunca bu durumun biteceğini zannediyorsanız yanılıyorsunuz. İşte bu kimyasallar aklınıza gelebilecek tüm ürünlerde kullanılıyor. Kozmetik ürünlerden, gıda ambalajlarına, yangın söndürme köpüklerinden, yanmaz yapışmaz tavalara, pişirme kağıtlarından diğer mutfak ekipmanlarına kadar her yerde PFAS kullanıldığını söyleyebiliriz.

Üstelik sadece bunlarla da sınırlı değil. Mobilyalardan, su geçirmez outdoor ayakkabınıza, su tutmaz montunuzdan pahalı spor giyimlerinize kadar her yerde bu kimyasallar mevcut.

PFAS’ın inanılmaz derecede güçlü karbon-flor bağları, bu kimyasalların biyolojik olarak parçalanmadığı anlamını da taşıyor. Evinizde yaptığınız tadilatlar sonsuza kadar sürmeyecek, ancak o tadilatlarda kullandığınız malzemelerin içeriğindeki PFAS toprakta, suda, havada, vahşi yaşamda ve vücudumuzda sonsuza kadar birikip kalacak.

Anne sütünden çocuklara

PFAS sadece vücudumuzda kalmakla da yetinmeyecek, PFAS, anne sütü aracılığıyla çocuklara da transfer olacak. Yani ne yiyorsanız çocuğunuz da o yediklerinizden müteşekkil olacak. Belki çocuğunuz da olmayacak çünkü bazı tür PFAS’lara maruz kalma, doğurganlık sorunları, metabolizmadaki değişiklikler ve artan obezite ve kanser riski ile ilişkili! Yani çocuğunuz olmadan kanserden ölebilir, düşük yapabilir ya da bitmeyen çocuk edinme seansları sonucunda çocuğunuzun olamayacağına ikna olabilirsiniz. Olsa bile o çocuğun bu kimyasallar yüzünden hiç de iyi bir geleceği olmayacağını söylemek mümkün.

PFAS sadece size etki etmekle kalmaz. Aynı zamanda kanalizasyonlar tarafından sucul ekosistemlere taşınır ve sucul ortamlara bir kere girdikten sonra da ne yazık ki ortadan kaldırması imkansızdır.

Siz her ne kadar PFAS üreticilerinin sponsorluğunda temizlik kampanyaları düzenleseniz de o kimyasallar çoktan en yakın sucul canlının bünyesindeki yerini almış olacaktır.

Üstelik kullandığımız bu kimyasallar en nihayetinde içme suları aracılığıyla tekrar bize kadar ulaşacaktır. Çünkü su arıtma tesislerinin PFAS ve diğer kirleticilerin ancak bazılarını filtreleme yetenekleri mevcut. Üstelik bu da oldukça pahalı bir yöntemdir.

Zehir kaplı bir gelecek

Muhtemelen bir mega kentte ya da sanayi sitesi yakınında yer alan bir yerleşim yerinde yaşıyorsanız bolca bu kimyasallara maruz kalmış olabilirsiniz. Bir de şehrinize istihdam adı altında ne kadar geri kalmış ve zehirli kimya işletmeleri varsa taşımaya meraklı yöneticiler varsa geçmiş olsun! Sizi istihdam ile dolu ve ipeksi pürüzsüz dokunuşlu duvarlara sahip, bol endüstriyel ve paslanmayan korkuluklarla çevrili kimyasalların olduğu bir gelecek bekliyor.

Bugün bu sonsuza kadar zehirleyen kimyasallar her türlü ekosistem kompartmanında yaygın bir şekilde mevcut. Her türlü insan bu kimyasallara öyle ya da böyle maruz kalıyor.

Yediğimiz yiyecekler, giydiklerimiz, oturduğumuz evler, etrafında huzur bulduğumuz deniz ve göller artık bu kimyasallar tarafından kuşatılmış bir halde. Sözün özü bize kalan, sanayi üretimi ile zenginleşmenin getirdiği sonsuza kadar zehirlenmektir.

Tarih: 19.09.2021 Okunma: 428