Bunları Yapabilen, Bence, Doğrudan Cennete Uçar

GENEL HABERLER

Haber Analiz: İsmail Hakkı Cengiz

Yukarıdaki resmi, değerli arkadaşım Raci Göküstün paylaşmış. Raci, çevreye duyarlı bir “doğa yürüyüşçüsü”. Greenpeace’den aldığı resim, biz çevrecilerin, plastik konusunda yıllardır yaptığımız çağrıları “basit” bir biçimde ortaya koyuyor.

Çok “sıradan” gözüken bu 9 öneriyi hayata geçirmek kolay mı? Bence gayet zor! Onun için başlıkta, bunları yapabilen, doğrudan cennete uçar dedim.

Bunları uygulayabilmek için bilgili olmak, o bilgiyle bilinçlenmek, derin bir çevre ve yerküre “şuuruna” sahip olmak gerek! Yeter mi? Yetmez! Demir gibi bir kararlılık ve iradenizin de olması gerek!

İşin ne kadar zor olduğunu görmek ve bunları benim ne kadar yapabildiğimi tespit etmek için tavsiyelere tak tek, yakından bakalım!


1. Kendi alışveriş çantanı taşı: Son on yıldır filemi daima yanımda taşıyorum. Peki, fileyle alışveriş yapan kimseyi görebiliyor musunuz? Hemen hemen hiç! Bununla beraber, özellikle, kurumsal marketlerde “poşetin paralı olmasıyla”, alışveriş çantası taşıyanlar arttı. Lâkin bu artışla bile bunu yapanlar hâlâ azınlıkta!

2. Kendi mataranı taşı: Spora çıkarken, ilk önce cam şişe taşıyordum, o kırılınca, madenî bir matara taşıyorum. Fakat spor dışında bir gezmeye giderken aklıma matara almak gelmiyor. Kimsede de görmüyorum. Yollarda, lokanta ve kahvelerde gördüğüm hep pet şişe… Ne yazık ki ben de pet şişeden kaçamıyorum.

3 -  4. Kendi termosunu taşı-Kendi yemek kabını taşı: Bunları sadece kır gezilerinde yanımıza alıyoruz. Onun dışında, bir mekâna oturduğumuzda cam, porselen veya plastik-kâğıt tabak/bardak neyle sunarlarsa onunla yiyoruz, içiyoruz.

5. PLASTİK POŞETİ REDDET: En hayatî ve en zor uygulanabilecek olanı bu… Hayatî çünkü her gün defalarca “plastik poşet” sunumuyla karşı karşıyayız. Bir aspirin alıyoruz, bir poşet içinde, bir gevrek, bir poşet, bir maydanoz, bir poşet, yüz gram çekirdek, bir poşet. Satıcılar, poşetsiz bir şey veriyorlar mı? Ekmek alıyoruz, fırıncı, poşete koyup veriyor. Oysa fırında kesekâğıdı da var. Son ekmek aldığımda, kesekâğıdına koymasını rica ettim. Sağ olsun, koydu (kesekâğıdının fotoğrafını veriyorum) ve sordu; “poşete de koyayım mı?” insaf yahu! Tabii ki reddettim. Bundan sonraki ekmek alışverişlerime bu kesekâğıdıyla gideceğim. Ekmeği ona koyacağım. Kâğıt israfını da önlemeliyiz.


Yukarıda verdiğim örneklere ilaveten, pazarlarda, balıkçılardaki alışverişlerimizde “poşetler”den nasıl kaçınacağız? Bana öyle geliyor ki sadece poşeti reddeden, elini poşete sürmeyen bir insan, yalnızca bu hassasiyetiyle, doğaya yaptığı bu katkıyla cenneti hak eder. Çünkü doğayı, yerküreyi, akarsuları, denizleri en fazla bu poşetler kirletiyor, mahvediyor, tahrip ediyor.

6 - 7. Plastik pipeti reddet, Plastik çatal-kaşık-bıçağı reddet: Haftada-on günde bir de olsa, bişeyler yemek-içmek için dışarıya çıkıyoruz. Tevafuk bu ya biz de dün (09 Ağustos) İzmit/Darıca’daydık. Darıca Belediyesi’nin sahilde ve tepede harikulade bir kır lokantası var. Burayı, “sosyal tesisler” adı altında işletiyor. Çok kaliteli bir hizmet, çok leziz yiyecek ve içecekler ve inanılmaz derecede hesaplı…

Bir tatlı istedik. Geldi. Yanında plastik çatal-kaşık-bıcak, peçete ve kolonyalı mendil takımıyla birlikte… Koronavirüs dolayısıyla(!), pek çok kurum bunu böyle uyguluyor. Burada, plastik çatal-kaşığı nasıl reddedeceksiniz? Canımız sıkılsa da reddedemedik. Fakat iş abartılıyor… Tatlı bitti, tabağı alırken birer takım daha plastik çatal-kaşık vermeye kalktılar. Bunları reddettik. Daha önce kullandıklarımızı da atmadık. Yanımıza aldık. Temizleyip yanımızda taşımayı, böyle bir mekânda yine plastik çatal-kaşık vermeye kalkarlarsa, onu reddedip bunları kullanmayı düşünüyoruz.

Tabii vatandaşın böyle tedbirler alması çok sınırlı bir yarar sağlayabilir. Başta belediyeler, bunları reddetmeli, engellemeli hatta cezalandırmalı… Hiç olmazsa, bunlardan ilave ücret almalı. Ücret vatandaşa dokunmalı… Plastiğin dünyayı felakete götürdüğü bilinmeli, öğretilmeli, görevliler ve vatandaş bilinçlendirilmeli.

8. Evde daha fazla yemek yapın: Sanırım, burada problem yoktur. Bu öneriye uymak zorundayız ve büyük bir oranda da uyuyoruz. 9 öneriden bir tek bunun hakkıyla yerine getirildiğini söyleyebiliriz.

9. Bu önerileri arkadaşlarla paylaş: Önerileri yerine getirebilelim ki paylaşalım. 8 öneriden 7’si konusunda hiçbir hassasiyetimiz yoksa neyi, niçin paylaşacağız?

İnsanlar cennete gitmek istiyorlar… Çok iddialı bir başlık attım. Bunda iddialı olduğum kadar samimiyim de… İşin zorluğunu anlatmaya çalıştım. Eh cennete gitmek elbette kolay değil! Bu önerileri yerine getiren, doğaya bu derece hassasiyet gösteren bir insan zaten her konuda hassastır ve her türlü günahı işlemekten de kaçınan bir “insan”dır. “Cennetlik”tir!

Hadiseye şöyle de bakabilirsiniz: Bütün insanlar bu 7 öneriyi uygulayabilseydi…Yerküre, atmosfer, sularımız, denizlerimiz kirlenmez, tertemiz, pırıl pırıl kalırdı… Bütün insanlar “çevre”ye bu denli duyarlı olabilseydiler, kişisel ve toplumsal ilişkiler konusunda da mutlaka duyarlı olurlardı. Bu da zaten yeryüzü cenneti demektir. Yeryüzü cennetine ulaşmak, onu kurmak/korumak demektir.


Tarih: 10.08.2020 Okunma: 740