Tarikatın doğasında devlete sızmak var

AYDINLIK

AYDINLIK

23.7.2018 02:00

Adnan Oktar, Furkan Vakfı gibi gruplara yapılan operasyonlardan sonra tüm tarikatlarla mücadele gündeme geldi. Tarikat ve cemaatlerin doğası gereği devlete alternatif yapılanmalar olduğunu vurgulayan Şahin Filiz ‘Tarikatın yerlisi millisi olmaz’ dedi

  

Son dönemde tarikat ve cemaatlere yönelik üst üste yapılan operasyonlar, diğer tarikat mensuplarını da telaşlandırdı. Yerli ve milli olduklarını, devlete sadakatle bağlı bulunduklarını iddia eden kimi tarikatlar, operasyonların yalnızca yabancı istihbarat örgütleriyle bağlantılı, milli güvenliği tehdit eden cemaatlerle sınırlı kalması gerektiğini söylüyorlar. Hükümet içinde de tarikatların ıslah edilerek varlığını koruması fikrini savunanlar bulunurken, uzmanlar, mensupları için tarikat hukukunun daima devlet hukukundan önce geldiğini, dolayısıyla bu yapılanmaların milli devlete uyumlu hale getirilmesinin mümkün olmadığı görüşünde.

Devlet içindeki tarikat cemaat yapılarını, yapılması gereken mücadeleyi, bu yapıların ıslah edilip edilmeyeceğini eski İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, İlahiyatçı Yazar Cemil Kılıç ve Prof. Dr. Şahin Filiz ile konuştuk.

ISLAH OLMAZLAR’

Tarikat ve cemaatlerin doğasında devlete alternatif olmak, topluma, kültüre karşı yapılanmalar olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Şahin Filiz, tarikat ve cemaat yapılarının ıslahının mümkün olmadığını söyledi. Bu yapıların İslam’ın doğasına da uygun olmadığını belirten Filiz, ne kadar iyi başlarsalar başlasınlar alternatif devletçik, ve alternatif din adacığı oluşturacaklarına dikkat çekti. Filiz şöyle devam etti:

“Tarikatın yerlisi millisi olmaz. FETÖ’yle ilgili de ilk zamanlar yerli ve milli deniliyordu. Cemaat ve tarikatlar kısa veya uzun vadede her an dış güçler tarafından kullanılabilecek yapıda birer örgütlenme biçimidirler. Dinin örgütlenmesi olmaz. Örgütlenme tamamen seküler ve ulusal bir yapıdır. Bunu dine uygularsanız bu ortaya çıkan örgütlenme biçimi tamamen ulus devlete tehdit haline gelir. FETÖ dışındakiler henüz darbe yapmaya teşebbüs etmedilerse yeterli güce ulaşmadıklarından dolayıdır. Yoksa temiz veya iyi olduklarından dolayı değil. Bunlarla mücadele sadece polisiye tedbirlerle değil aynı zamanda eğitim öğretim açısından da olmalı. Atatürk ilke ve devrimlerini referans alarak mücadele etmeli ki Doğu Perinçek de bunu söyledi.”

TERÖR ÖRGÜTÜ GİBİ MÜCADELE EDİLMELİ’

Tarikat ve cemaatlerin hukuken gayrımeşru olduğunu vurgulayan İlahiyatçı Yazar Cemil Kılıç, devletin bu yapıları muhatap alamayacağını söyledi. Bu yapıların faaliyetlerini dernek, vakıf adı altında devam ettirdiklerini belirten Kılıç, devletin bunları denetlemesini, kanuna aykırı faaliyetlerde bulunanları kanuni çizgiye çekmesi ya da kapatması gerektiğini söyledi. Devletin içinde FETÖ’den sonra örgütlenmeye çalışan tarikatların olduğunu belirten Kılıç, şöyle konuştu:

Reklamdan sonra devam ediyor

“Devletin ağzı sütten yandı, yoğurdu üfleyerek yiyecektir kanaatindeyim. Dini referanslı bir siyasi iktidar olsa da devletin bir tarikata, cemaate bırakılmayacağını anlayacak devlet kültürüne sahiplerdir diye düşünüyorum. Bir devlet memuru için en önemli şey devlete sadakattir. Devletin emirlerini/buyruklarını yerine getirmektir, devlete bağlılıktır. Asla devletin önüne geçemez hiçbir cemaat ve hiçbir tarikat. Ayrıca dini açıdan cemaat ve tarikat gibi yapılanmalar, Kuran’dan onay alan yapılanmalar değildir. Hazreti peygamberin sünnetine de uygun değildir. Hükümetin cemaat ve tarikatlara karşı operasyonunu olumlu görüyorum. Bunlarla tıpkı terör örgütleriyle mücadele edildiği gibi edilmesi lazım. Nasıl PKK ile FETÖ ile mücadele ediliyorsa bu cemaat ve tarikatlarla da aynı şekilde mücadele edilmesi gereklidir. Adnan Oktar gibi diğer yapılara da operasyon yapılmalı, çok sıkı bir denetim yapılmalı. Ben devleti destekliyorum.”

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da denetimden geçmesi gerektiğini vurgulayan Kılıç, İhsan Şenocak’ın ve Fetullah Gülen’in de Diyanet’te çalışıp cemaatler kurduklarına dikkat çekti.

BU YAPILARI KİM NEDEN DESTEKLİYOR?

İç ve dış destekler olmadan tarikat ve cemaatlerin bu kadar büyüyemeyeceğini, holdingleşecek duruma gelemeyeceklerini belirten eski İçişleri Bakanı Saadettin Tantan da şu soruları ortaya attı: “Bu cemaatleri kim neden kurduruyor, kim neden destekliyor? Bu cemaatler kimin lehine hareket ediyor? Bu soruların cevaplandırılması gerekiyor.”

LİYAKAT ÖNE ÇIKMALI

Şu anda FETÖ gibi devletin içinde örgütlenen bir yapı olmadığını savunan Hanefi Avcı, bu konuda verilecek tavizlerin devletin zararına olduğunu belirtti. Devletin tarikatları takip etmesi gerektiğini belirten Avcı, görevlendirmelerde liyakatın öne çıkartılması vurgusu yaptı. Avcı şunları söyledi:

“Devlet içinde makamlara atamalar, terfiler, tayinler, bir takım cemaat mensubu olmayı öncelemezse sorun yoktur. Devlet bunları takip etmeli ve kanuna aykırı bir durum gördüğünde müdahil olmalı, onları devlet içine karıştırmamalı. Devletin yasalarına bağlı kaldıkları müddetçe bir sıkıntı yok. Devletin görevlerini kendileri üstlenmeye kalkmadıkça devletin müdahale etmesinin de çok fazla anlamı yok.”

Tarih: 23-07-2018 Okunma: 739