Bu bilgiyi, Bilim ve Teknik dergisinin Haziran 2025 sayısının ilk sayfasında, derginin Genel Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Özlem Kılıç Ekici veriyor. Ekici devamla, “bunun sadece yüzde 9’u geri dönüşüme gidiyor, geri kalanı is doğaya karışıyor” diye ekliyor.
450 milyon ton, 450 milyar kilo demek… Bu rakamı dünya nüfusu olan 8,5 milyara bölerseniz, yaklaşık olarak 60 rakamını bulursunuz. Kişi başına, yılda 60 kilo plastik tüketiyoruz. Akıl almaz bir rakam!
Daha önceki yazılarımızda, doğaya karışan plastiklerin “mikroplastiğe” dönüştüğünü anlatmış, bundan önceki “çevre” yazımızda da “mikroplastiklerin beynimize kadar girdiğini” yine Bilim ve Teknik dergisinin Mart 2025 saysından aktarmıştık. Bilim ve Teknik’in Haziran sayısında, mikroplastiklerin ne kadar yaygın ve ne kadar çeşitli zarar ve tehlikeler yarattığı üzerinde durulmuş. Derginin kapağında da “MİKROPLASTİKLER HER YERDE” başlığıyla korkunç tehlikeye dikkat çekilmiş.
İç sayfalarında ise plastiğin doğayı ve sağlığımızı tehdit ettiği alanlar, yollar ve mekanlar saymakla bitmiyor. Örneğin,
“Her Yudumda, Her Nefeste Vücudumuzdaki Plastikler” başlığı altında;
Mikroplastikler içtiğimiz sudan deniz ürünlerine, tuzdan şekere, çay poşetlerinden süte kadar pek çok ürünün içinde,
Bir kişi yılda gıdalardan 39.000 ile 52.000 arasında mikroplastik parçacığına maruz kalıyor,
Solunum ve cilt yoluyla hatta terle birlikte mikroplastik alınabildiği,
250 ml’lik bir plastik serum torbasının yaklaşık 7.500 mikroplastik parçacığını doğrudan kan dolaşımına aktarabileceği bilgileri veriliyor. (S. 19)
“Mikroplastikler Sağlığımızı Sessizce Tehdit Ediyor” başlığı altında;
Bu parçacıklar canlıların bağırsaklarını tıkayabiliyor,
Üreme yetilerini azaltabiliyor,
Genel sağlık durumlarını kötüleştirebiliyor diye uyarıyor ve devam ediyor:
Kanser, kalp ve böbrek hastalıkları ve Alzheimer gibi hastalıklarla mikroplastikler arasında bağlantı olabileceğini gösteren güçlü bulgular olduğu,
Ayrıca, KOAH, astım, nefes darlığı ve akciğer fibrozisi gibi solunum yolu hastalıklarıyla ilişkisi olabileceğinden endişe edildiği dile getiriliyor. (S. 20-22)
“Mikroplastikler Beyne Kadar Ulaşıyor” başlığı altında ise;
Beyin dokularında oldukça yüksek miktarda mikroplastik bulunduğu,
Beyin dokularında en sık rastlanan plastik türünün market poşetlerinde, şampuan şişelerinde ve oyuncaklarda yaygın olarak kullanılan polietilen olduğu,
Mikroplastiklerin beyin dokusuna geçmeden önce kan-beyin bariyerini zayıflattığı ve daha geçirgen hale getirdiği,
Öğrenme ve hafızada, bağ kurma, işbirliği, iletişim gibi sosyal davranışlarda azalmaya ve bilişsel işlevlerde gerilemeye yol açabildiği,
Bağırsaklardaki faydalı bakterilerin dengesini bozarak bağırsak ve beyin arasındaki sinirsel iletişim ağı üzerinden zihinsel işleyişi dolaylı yoldan etkileyebildiği vurgulanıyor. (S. 22-24)
PEKİ, PLASTİK TEHDİT ve TEHLİKESİNDEN NASIL KURTULACAĞIZ?
Tek yol var: Bilgilenmek ve bilinçlenmek.
Yukarıda verdiğimiz bilgiler özet ve asgarî bilgiler. Fakat plastiğin zararlarını ve tehlikelerini göstermeye, tedbir alma gereğini görmeye yeter de artar bile… Devletlerin, kurumların yapacağı işler, çıkaracağı kanunlar, zorlayacağı uygulamalar var elbette. Lâkin onlar uzun iş! Sorumluluk bireyde, vatandaşta, bizde!
Yukarıdaki bilgiler ışığında plastik kullanmayı an aza indireceğiz. Tek kullanımlık plastikleri, misal; bardak, çatal-kaşık, tabak vs. kullanmayı reddedeceğiz. Emek harcayacağız. İşin kolayına kaçmayacağız. Plastik torbalarla mücadele edeceğiz. Azimle, iradeyle, kararlılıkla mücadele edersek, oldukça büyük bir mesafe kat edebilir, zararları azaltabiliriz.
x x x
İLGİLİ YAZILAR
Atık Plastikler Nerede? Beynimizde!
Bir Aspirin Bir Poşet… Bir Simit Bir Poşet… 100 Gram Kahve Bir Poşet…