Ahh, Bir YAPABİLSEM!

İsmail Hakkı CENGİZ - 29.08.2022

Kilolarından şikayetçi olan yüzlerce kişiye, “sofradan doymadan kalkmalarını” tavsiye ettim.

İstisnasız hepsi, her biri, “ahhh, onu bir yapabilsem!” diye cevapladı beni.

Hiç kimse, “sen ne diyorsun ya? Sofraya doymak için oturmuyor muyuz? Niçin doymadan kalkayım ki?” demedi.

Yani herkes biliyor, kabul ediyor ki doymadan kalmak lâzım… Doymadan kalkmak elzem… Doymadan kalmak faydalı… Faziletli…

Ama “ah, bir yapabilsem”!

Bunu söyleyenler hayatta başarı sağlamış iş insanları, müteahhitler, mühendisler, tenis gibi zor sporları yapanlar, spor için sabahın seherinde kalkanlar, hem kariyer hem çocuk hem de evlerini çiçek gibi yapan hanımlar…

Yani her işi başarmak mümkün ama iş sofradan daha iştahınız varken kalkmaya gelince, mümkün olmuyor, öyle mi?

Allah Allah, niye?

Moda deyimle, “motivasyon”, yani güdüleme-teşvik eksikliği mi var?

O vakit bu eksikliği giderelim!

Doymadan kalkmakla hiçbir kaybınız olmadığı gibi sayısız kazancınız olduğunu kanıtlayalım:

Bir kere, “doymak” fiiline verdiğiniz anlam yanlış olabilir mi? Doymak, karnımızı tıka-basa “doldurmak” mıdır? Doldurmanın sonucu şişkinlik, sıkıntı, rahatsızlık değil midir?

Onun yerine midede biraz boşluk bırakmak çok daha akıllıca olmaz mı? Çünkü yemekten sonra da büyük bir ihtimalle çay-kahve, tatlı, kuruyemiş ve meyve faslı olacaktır. Onlarla birlikte dolu mide ne hale gelir?

İkincisi, ne kadar az yemek yerseniz; o kadar az şeker, o kadar az tuz, o kadar az yağ, o kadar az kimyasal ilaç artığı ve mikroplastik alırsınız. Bu azalan zararlar size ne olarak döner: SAĞLIK! Az yemeyi alışkanlık haline getirdiğinizde, hafiflemeye başladığınızı hemen fark edeceksiniz. Vücudunuz, ruhunuz, sinirleriniz ve zihniniz hafifleyecek… Kendinizi uçacak gibi hissedeceksiniz. Varsa ilaçlarınız azalmaya başlayacak. Yoksa, çok ileri yaşlara, belki ölene kadar ilaç kullanmayacaksınız. Sağlıklı bir hayat! Bundan daha değerli bir mükafat olabilir mi?

Üçüncüsü, yapabilmenin BAŞARI DUYGUSU, zihnimize, ruhumuza müthiş olumlu uyarılar gönderir. Hayal ve yaratıcı gücümüz zenginleşir, moralimiz yükselir. Kendimizi her açıdan çok daha iyi, zinde ve enerjik hissederiz.

Dördüncüsü, “ah, bir yapabilsem” duvarını aşmakla olağanüstü bir alışkanlık kazanırız. Disiplinli yaşama alışkanlığı! Bu disiplinli hayat tarzı, bizi, sürekli yeni işler, yeni atılımlar, yeni deneyimler yapmaya yönlendirir. O da yeni ortamlara girmek, yeni insanlarla tanışmak, sosyal hayatımızı zenginleştirmek demektir. Bunların bir mükafatı da bunama hastalığının ötelenmesi belki de hiç hayatımıza girmemesidir. Çünkü nörologlar, bu hastalıktan korunmanın en iyi yolunun yeni ortamlara girmek, yeni insanlarla tanışmak olduğunu söylüyorlar.

Daha iştahınız varken sofradan kalkmak için bu kadar teşvik-ödül yeter mi?

Yetmedi mi?

O vakit, sonuncusunu hatırlatayım:

Dünyayı düşünün… Dünyadaki her gün açlık ve susuzluktan ölen binlerce kişiyi, çocuğu düşünün. Her gün milyarlarca insanın doymadan, aç olarak yatağa girdiğini hatırlayın. Kendinize sorun: Karnımı tıka-basa doyurmaya hakkım var mı?

Gece yatmadan önce acıkırsanız yine yukarıdaki paragrafı hatırlayın. Milyarlarca insan yatağa aç girerken benim midemi doldurmam!

İnsaf bunun neresinde?

Vicdan bunun neresinde?

x   x   x

İLGİLİ YAZILAR

Asrın Sorusu!

MUCİZE KAFAMIZIN İÇİNDE

YEMEK… Şuursuzca Tüketmek!

Yemen: 'Acı Çeker ve Sonu Yoktur'

Üç öğün yemek kapitalizmin bir oyunu mu?

Dünya mı insana ait, insan mı dünyaya?

Şişmanlık gerçekten zararlı ve tehlikeli mi?

PAHALILIK KORKUNÇ Lâkin Teselli Edici Bir Yanı Var! (genelhaberler.com)


[email protected]

Tarih: 29.08.2022 Okunma: 761

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?

Kerim Korkut

09.09.2022 - 16:08

Sağlık adına harika bir yazı; gerçi Karatay doyuncaya kadar yiyin diyor ama.

İ Hakkı Cengiz

12.01.2023 - 10:52

Desteğiniz için çok teşekkür ederim.