Üç öğün yemek kapitalizmin bir oyunu mu?

İsmail Hakkı CENGİZ - 31.05.2017

Oy gizli, haber kutsal, yorum hürdür.


Çevremde oruç tutmayan yok gibi… Medyadaki haberlere, görüntülere bakarsanız, memlekette de oruç tutmayan yok gibi!

Ne güzel!

Bu ne demek?

Günde sadece iki öğün yemekle ve 16-17 saat hiçbir şey yemeden günlerini geçirmek demek!

Bu şartlarda ölen var mı?

Yok!

Hatta bırakın ölmeyi, kilo bile vermiyoruz.

Demek ki iki öğün yemekle yaşanabiliyor, hiçbir şey kaybetmiyoruz!

Bu, Ramazan’ın dışındaki 11 ay boyunca çok fazla yediğimizi, midelerimizi lüzumsuz yere doldurduğumuzu gösteriyor.

Peki, madem insan günde iki öğün yiyerek yaşayabiliyor neden biz 3, hatta aradakilerle günde 4-5 öğün yiyoruz?

Bu bize, “tüketim düzeni”nin, yani kapitalizmin bir oyunu mu?

Osmanlı atalarımızın günde iki öğün yediğini biliyoruz. İçinde çorbanın da bulunduğu sabah yemeği/kahvaltısı ve akşam yemeği… Sabah yemeğinin vakti sabahla öğlen arasında, kuşluk dediğimiz vakitteydi. Akşam yemeği ise ikindi ile akşam ezanı arasındaydı. Bir de adına “atıştırmalık” denilen yatsılık vardı… Kuru yemiş ve meyvenin “atıştırıldığı”

Şimdi, biz bunların hepsini yapıyoruz, ek olarak öğle yemeği ve gün boyunca bir sürü “atıştırmalık” ve “abur-cubur” yiyoruz.

Bu çok anormal bir beslenme “rejim”i!

Sofralar sade olmalı...


Mideyi hiç boş bırakmıyoruz, hiç dinlendirmiyoruz…

Sonra, bisürü rahatsızlıktan, fazla kilolardan ve obeziteden yakınıyoruz.

Lüzumsuz bir sürü yiyecekle şişiyoruz ardından doktor doktor, diyetisyen diyetisyen gezip fazlalıklarımızdan, şişkinliklerimizden kurtulmaya çalışıyoruz.

Oruç tutulan günler, kupkuru, aç kalınan günler olmamalı, hayatımızı sorguladığımız günler olmalı… Ramazan’ı “kulağıma damla yaptım, dişimi fırçaladım orucum bozuldu mu?” sığlığından kurtarmalı, “tefekkür”le değerlendirmeliyiz.

En başta, “israf” kavramı hakkında tefekkür etmeliyiz.

Vücuda ihtiyacından fazlasını yüklüyorsak, bu israftır.

Yılların alışkanlığından, üç öğün sofraya oturmaktan belki vazgeçemeyiz! O zaman porsiyonlar küçülmeli, çeşit azaltılmalıdır. Ramazan’daki yediğimiz miktar 3’e, 4’e bölünerek tüketilebilir.

Öyle yaparsak, hem “sofradan doymadan kalkınız” hadisine uymuş,

Hem de eminim, çok daha fazla sağlık bulmuş oluruz.

 

x   x   x

Günün Sözü, Metin Feyzioğlu'nun paylaşımı…

30 Mayıs, ünlü Fransız düşünür Voltaire'in (1712-1778) ölüm yıldönümü



Tarih: 31.05.2017 Okunma: 886

YORUMLAR

Yorumunuzu ekleyin.

İsim: *

E-posta Adresiniz: *

* (E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.)

Yorum: *

Güvenlik Sorusu:
Türkiye'nin başkenti neresidir?