Sudan''da kimler savaşıyor ve çatışmalar dünyanın geri kalanı için neden önemli?

EURONEWS

Sudan'da iki üst düzey generale bağlı güçler arasındaki çatışmalar ülkeyi çöküş riskiyle karşı karşıya bıraktı ve sınırlarının ötesinde sonuçlar doğurabilir. 

Her iki taraf da on binlerce savaşçıya, yabancı destekçilere, yeraltı zenginliklerine ve kendilerini yaptırımlardan koruyacak kaynaklara sahip. 

Bu durum, Lübnan'dan Suriye'ye, Libya'dan Etiyopya'ya Orta Doğu ve Afrika ülkelerini perişan edecek uzun süreli bir çatışmanın ayak sesleri hükmünde. 

Çatışmalar, ülkenin demokrasiye geçme girişimleri sürecinde patlak verirken daha şimdiden yüzlerce kişinin ölümüne ve milyonlarca insanın da çatışmalardan ve yağmacılardan kaçmaya çalışırken çeşitli kentlerde mahsur kalmasına neden oldu.

Peki iki grup arasında yaşanan çatışmalar, ülke sınırları dışında nasıl bir etkiye neden olur? 

Kimler savaşıyor?

Savaş, Sudan Silahlı Kuvvetlerin başındaki General Abdülfettah Burhan ile kökeni Darfur'da 2003'te patlak veren iç savaş sırasındaki işkence ve savaş suçlarından ötürü kötü şöhrete sahip Cancavid milislerine dayanan Hızlı Destek Güçleri isimli paramiliter grubun lideri General Muhammed Hamdan Dakalu arasında yaşanıyor. İki general de Sudan'ın kontrolünü ele geçirmeye çalışıyor.

Sudan halkı, 2018 yılının son aylarında sokağa çıktı ve Nisan 2019'da yaklaşık 30 yıllık Ömer el Beşir yönetimini devirdi. 

Bu sırada silahlı kuvvetler ve Hızlı Destek Güçleri, demokrasi talep eden toplumun yanında oldu. Askeri darbeyi iki general birlikte gerçekleştirdi. 

Ancak aradan geçen iki yılda demokrasiye geçiş sürecini rayından çıkarırcasına çatışmaları başlatan yine iki isim arasındaki güç mücadelesi oldu. 

Daha birkaç ay öncesine kadar demokratik geçiş sürecine geri dönülmesi için müzakereler başlamıştı.

Savaşın galibi muhtemelen Sudan'ın bir sonraki cumhurbaşkanı olacak, kaybeden ise sürgün, tutuklanma ya da ölümle karşı karşıya kalacak. 

Arap ve Afrika ülkesi olan Sudan'ın uzun soluklu bir iç savaş ya da birbirine rakip derebeyliklere bölünmesi de mümkün.

Massachusetts merkezli Tufts Üniversitesi'nden Sudan uzmanı Alex De Waal, meslektaşlarına gönderdiği bir notta çatışmada gelinen sürecin "iç savaşın ilk raundu" olarak görülmesi gerektiğini yazdı.

De Waal, değerlendirmesini, "Çatışma ivedilikle sona erdirilmezse, bölgesel ve bazı uluslararası aktörlerin para, silah tedariki ve muhtemelen kendi birliklerini veya vekillerini kullanarak çıkarlarının peşinden koştuğu çok boyutlu bir oyun haline gelecektir." ifadeleriyle sürdürdü. 

Olayların arka planında ne var?

Sudan, bağımsızlığını elde ettiğinden beri kimi zaman sivil görünümlü yönetimler tarafından idare edilse de gerçekte hep askeri vesayetle yönetildi. 

Ülkede en uzun süre iktidarda kalan el Beşir de askeri bir darbeyle işbaşına gelmişti. 

El Beşir, döneminin son yıllarında seçimler yaparak iktidarını sürdürse dahi genel komutanlığını da yaptığı ordu onun en büyük destekçisiydi. 

El Beşir'in düşürülmesinden sonra askerler sivil kanatla iktidarı paylaşmak zorunda kaldı fakat çeşitli manevralarla bu kanadı devre dışı bırakmayı başardı. 

Ancak bu defa dışarıdan orduya eklemlenen Hızlı Destek Kuvvetleri, ordu içerisinde bir ayrılık yaşanmasına ve ordunun birlik içinde hareket etmesine engel teşkil etti.

Hızlı Destek Kuvvetleri el Beşir döneminde özellikle Darfur bölgesinde isyancı gruplara karşı kullanılmak üzere oluşturulan ve Cancavid olarak isimlendirilen gayriresmi bir güç ve sonradan güvenlik sistemine dahil edilen bir unsurdur. 

Bu kuvvetler daha çok Dakalu ailesi tarafından sevk ve idare edilen bir birim olarak teşekkül etti. 

Hamdan Dakalu ve kardeşi bu gücün idaresinde mutlak bir otoriteye sahip. 

Kuvvet mensupları Dakalu kardeşler tarafından özenle seçildikleri için üst kademeye güçlü bir sadakatle bağlılık gösteriyor. 

Bu kuvvetler güvenlik sistemine dahil edildikten sonra çıkarılan bir kanunla özerk bir yapıya kavuşturuldu. 

Ordu içinde bir ordu gibi davranan Hızlı Destek Kuvvetleri bir güvenlik unsuru olmakla yetinmeyerek çeşitli ekonomik faaliyetlerde de bulunuyor. 

Dakalu kardeşlerin Darfur bölgesinde keşfedilen altın ocaklarını işlettikleri ve buradan önemli bir gelir elde ettikleri biliniyor. 

Dakalu yönetimindeki Hızlı Destek Kuvvetlerinin özerk yapısı, ekonomik imkanları ve uluslararası desteğiyle Sudan güvenlik sistemi içerisinde adeta bağımsız bir güç gibi hareket ettiği ve ordu komuta kademesini dikkate almadığı sık sık dile getirilen hususlardan. 

Egemenlik Konseyi ile sivil unsurlar arasında yapılan "çerçeve anlaşma"da Hızlı Destek Kuvvetlerinin Sudan güvenlik sistemi içerisindeki etkisini yok edecek hükümlerin bulunması el Burhan ile Dakalu arasında yaşanan gizli otorite mücadelesini aleni hale getirdi. 

Dakalu, Hızlı Destek Kuvvetlerinin orduya tam entegre edilmesine karşı çıktığı için yaşanan anlaşmazlık tarafları bir çatışma ortamına sürükledi.

Çatışmalar, Sudan'ın komşuları açısından ne anlama geliyor?

Sudan, yüzölçümü bakımından Afrika'nın üçüncü büyük ülkesi ve Nil Nehri'nin kıyısında yer alıyor. 

Ülke topraklarından doğan sularını bölgenin ağır topları olan Mısır ve Etiyopya ile anlaşmazlık içerisinde paylaşıyor. 

Mısır'ın, 100 milyonu aşkın nüfusunun ihtiyacını karşılamak için Nil'e ihtiyacı var. Etiyopya ise hem Kahire'yi hem de Hartum'u endişelendiren devasa bir baraj üzerinde çalışıyor.

Mısır, Etiyopya'ya karşı müttefik olarak gördüğü Sudan ordusuyla yakın ilişkilere sahip. 

Ayrıca Kahire, ateşkes için baskı yapmak üzere her iki tarafla da temas halinde, ancak bir yandan da ordunun yenilgisine seyirci kalması pek olası değil.

Sudan, diğer beş ülkeyle daha sınır komşusu. 

Bunlar Libya, Çad, Orta Afrika Cumhuriyeti, Eritre ve 2011 yılında Hartum'dan bağımsızlığını kazanan ve petrol kaynaklarının yüzde 75'ini barındıran Güney Sudan.

Ülkelerin tamamı kendi içinde iç çatışmalara saplanmış durumda ve çeşitli isyancı gruplar geçirgen sınırlar boyunca faaliyet gösteriyor.

Uluslararası Kriz Grubu'ndan Alan Boswell "Sudan'da olanlar Sudan'da kalmayacak" diyor ve ekliyor:

"Çad ve Güney Sudan potansiyel yayılma riski altında görünüyor. Ancak (çatışma) ne kadar uzun sürerse büyük bir dış müdahale görme ihtimalimiz de o kadar artar." 

Hangi dış güçler Sudan'la ilgileniyor?

Güç gösterisi kapsamında Körfez Arap ülkeleri son yıllarda Afrika Boynuzu'na yönelmiş durumda.  

Orta Doğu ve Doğu Afrika'daki varlığını güçlendiren ve yükselen bir askeri güç olan Birleşik Arap Emirlikleri Yemen'de İran destekli Husilere karşı mücadelesinde Hızlı Destek Güçleri'nden destek alıyor.

Hızlı Destek Güçleri, Yemen'de savaşmak üzere binlerce savaşçı gönderdi. 

Bu arada Rusya, Avrupa'ya enerji sevkiyatı için önemli bir Kızıldeniz ticaret yolu üzerinde bulunan Port Sudan'da 300 asker ve dört gemiye ev sahipliği yapabilecek bir deniz üssü inşa etme planlarını uzun zamandır sürdürüyor.

Kremlin'le yakın ilişkilere sahip Rus özel güvenlik şirketi Wagner Grubu, son yıllarda Afrika'da zemin kazandı ve 2017'den beri Sudan'da faaliyet gösteriyor. 

Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği, Sudan'da kaçakçılıkla suçlanan Wagner bağlantılı iki altın madenciliği firmasına yaptırım uygulamıştı.

Batılı ülkeler nasıl bir rol oynuyor?

Sudan Ömer el Beşir'in sertlik yanlısı İslamcı hükümetinin güçlendiği 1990'larda Usame bin Ladin ve diğer militanlara ev sahipliği yaptı. Bu durum ülkeyi uluslararası parya (uluslararası toplumdan dışlanmış) haline getirdi. 

Ordu güçleri ve Cancavid milislerinin yerel bir isyanı bastırırken zulüm yapmakla suçlandığı 2000'li yıllarda batı Darfur bölgesindeki çatışma nedeniyle izolasyon derinleşti.

Uluslararası Ceza Mahkemesi en nihayetinde El Beşir'i soykırımla suçladı. 

Hartum hükümetinin 2020'de İsrail'le ilişkileri güçlendirmeyi kabul etmesinden sonra ABD, Sudan'ı terörü destekleyen ülkeler listesinden çıkardı.

Ancak 2021'deki askeri darbenin ardından milyarlarca dolarlık kredi ve yardım askıya alındı. Bu durum, Ukrayna'daki savaş ve küresel enflasyonla birlikte ekonominin serbest düşüşe geçmesine neden oldu.

Dış güçler çatışmaları durdurmak için bir şey yapabilir mi?

Sudan'ın ekonomik sıkıntıları, Batılı ülkelerin ekonomik yaptırımları kullanarak her iki tarafı da geri adım atmaya zorlamak yönünde baskı yapmaları için bir fırsat sunuyor gibi görünüyor.

Ancak zengin kaynaklara sahip diğer Afrika ülkelerinde olduğu gibi Sudan'da da silahlı gruplar, nadir bulunan mineraller ve diğer doğal kaynakların "karanlık ticareti" yoluyla uzun süredir zenginliklerine zenginlik katıyor.

Bir zamanlar Darfurlu bir deve çobanı olan Dakalu, geniş hayvan çiftlikleri ve altın madeni işletmelerine sahip. 

Ayrıca HDG'nin Yemen'de İran destekli Husi isyancılara karşı verdiği mücadele için Körfez ülkelerinden iyi para aldığına inanılıyor.

Ordu ise ekonominin büyük bölümünü kontrol ediyor. Ayrıca Hartum'da ve Nil kıyılarında el Beşir iktidarı sırasında zenginleşen ve HDG'yi iç bölgelerden gelen "ilkel savaşçılar" olarak gören iş insanlarının da desteğine sahip.

De Waal, "Siyasi fonlar üzerindeki kontrol, savaş alanından daha az belirleyici olmayacaktır" diyor ve şu yorumda bulunuyor:

"(Ordu) altın madenlerini ve kaçakçılık yollarını kontrol altına almak isteyecektir. HDG ise Port Sudan'dan Hartum'a giden yollar dahil olmak üzere ana ulaşım arterlerini kesmek isteyecektir."

Bu arada, ABD, BM, Avrupa Birliği, Mısır, Körfez ülkeleri, Afrika Birliği ve IGAD olarak bilinen sekiz üyeli Doğu Afrika bloğunun da aralarında bulunduğu çok sayıda arabulucu, olası bir barış çabasını savaşın kendisinden daha karmaşık hale getirebilir.

Kimi analistlere göre dış arabulucular, polisi olmayan bir trafik sıkışıklığına dönüşme riski taşıyor.

Ek kaynaklar • AP, AA

Tarih: 24.04.2023 Okunma: 201