Temiz Hava Hakkı Platformu: Türkiye’de 45 şehirde hava kirliliği ulusal sınır değerlerini aştı

YEŞİL GAZETE


facebook sharing button
whatsapp sharing button
twitter sharing button
linkedin sharing button
email sharing button
print sharing button

Temiz Hava Hakkı Platformu (THHP) tarafından hazırlanan Kara Rapor 2021: Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri isimli rapor yayımlandı.

Raporda, son beş yılın hava kalitesi incelenirken, 2020 yılında ölçüm yapılan istasyon sayısının arttığına da dikkat çekildi.  Ancak, TÜİK tarafından 2020 yılına ait ölüm verileri açıklanmadığı için; 2017 yılından beri her sene hesaplanan hava kirliliği kaynaklı ölüm sayısının bu yıl belirlenemediği vurgulandı.

’45 şehirde hava kirliliği ulusal sınır değerlerini aştı’

Raporda Türkiye’de sadece iki şehrin havası temiz olduğu da kaydedildi.

THHP Koordinatörü Buket Atlı, geçen yıl yeterli derecede ölçüm yapılabilen 175 istasyonun yüzde 97,7’sinde yıllık PM 10 ortalamasının Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün kılavuz sınır değerlerinin üzerinde olduğunu açıkladı ve sözlerini şöyle sürdürdü:

Ayrıca, 9 ilde hava kirliliği ile ilgili yeterli partikül madde (PM 10) verisi yok ve 45 şehirde hava kirliliği ulusal sınır değerlerini bile aştı. 2020 yılında Türkiye’deki 42 şehirde kanserojen olan ince partikül (PM 2.5) seviyesi yeterli düzeyde ölçülmedi. PM 2.5 hava kirliliği kaynaklı hastalık yükü ve ölümleri anlayabilmemiz için en temel gösterge, ancak ülke genelinde ölçümü yapılmıyor ve hala mevzuatta PM 2.5 için limit değer bulunmuyor.

Diğer yandan  2020 yılında ölüm verileri açıklanmadığı için hava kirliliğinden kaynaklı ölüm sayısını hesaplayamadık. Türkiye, 2030 yılına kadar hava kirliliği kaynaklı erken ölümleri yüzde 55 azaltacağını taahhüt etti. Artık büyük bir halk sağlık sorunu olan hava kirliliği ile mücadele için ulusal düzeyde bir hava kirliliği ile mücadele stratejisinin açıklanması gerekiyor.”

Hava kirliliğinin en yüksek oranda olduğu şehir Muş

DSÖ geçtiğimiz hafta, hava kirliliğinin sağlık etkilerini azaltmak için önerdiği kılavuz sınır değerleri PM 2.5 için yıllık 5 μg/m3 ve PM 10 15 μg/m3’e düşürdüğünü açıklamıştı. Dünya genelinde sınır değerlerin düşürülmesi konuşulmasına rağmen raporda, Türkiye’nin hava kalitesi mevzuatında hala kanserojen olan PM 2,5 için yıllık ve günlük sınır değerleri belirlemediği vurgulandı.

Aynı raporda, hava kirliliğinin Türkiye’nin 12 şehrinde artık tüm yıla yayılan bir sorun olduğu kaydedildi. Muş, Iğdır, İstanbul, Sinop, Malatya, Edirne, Tokat, Kayseri, Denizli, Düzce, Karabük, Ağrı ve Ankara’daki 15 istasyonda  2020 yılı boyunca yapılan ölçümlerde yüksek hava kirliliği gözlemlendi. Türkiye’de sadece Bitlis ve Hakkari’de hava kirliliği (PM 10 ) DSÖ kılavuz değerlerinin altında ölçüldü.

Hava kirliliğinin en yüksek oranda olduğu şehrin ise Muş olduğu açıklandı. Muşlular yılın 306 günü kirli hava soludu. 2020 yılında hava kalitesi en düşük çıkan iller ise Iğdır, Ağrı ve Muş oldu. Türkiye’nin hava kalitesi açısından en kirli illeri listesinde son 4 yıldır ilk sırada yer alan Iğdır, 2020 yılında yerini Muş’a bıraktı.

Beş yıldır Iğdır, Maraş, Manisa, Ağrı ve Düzce’de hava kirliliği sorununun kronikleştiği ifade edilirken, bu şehirlerde Acil Temiz Hava Eylem Planları açıklanması gerektiği vurgulandı.

‘Hava kirliliği, Covid-19 hastalığının etkilerini artırıyor’

Temiz Hava Hakkı Platformu bileşenlerinden Halk Sağlığı Uzmanları Derneği temsilcisi Dr. Öğretim Üyesi Melike Yavuz, araştırmacıların hava kirliliğinin yüksek olduğu bölgelerde koronavirüs vaka ve ölüm sayısının daha yüksek olduğunu gözlediklerini hatırlatarak şu açıklamalarda bulundu:

Bu gözlemlerin daha ileri araştırmalarla desteklenmesine ihtiyaç var. Kirli havanın COVID-19 virüsünün vücuda girişini kolaylaştırdığını mekanizmaları ile gösteren bilimsel kanıtlar mevcuttur. Ayrıca hava kirliliği sebep olduğu kronik hastalıklar nedeniyle COVID-19 hastalığının şiddetini arttırıyor. Araştırmalar özellikle ince partikül (PM 2.5 ) ve daha çok trafikten kaynaklanan azot dioksite (NO 2 ) kısa veya uzun süreli maruz kalmanın, yüksek COVID-19 enfeksiyon ve ölüm oranlarına önemli ölçüde katkıda bulunduğunu gösteriyor.

Hem iklim krizi hem de COVID-19 salgını ile mücadele için özellikle ulaşım, enerji ve ısınmada kullanılan taş kömürü, linyit, fuel-oil gibi kirleticilerin azaltılarak, hava kirliliğini azaltacak önlemlerin acilen alınması şart.”

Ankara, İzmir ve İstanbul’da hava kirliliği

Raporda, 2020 yılında İstanbul’da PM 10 ortalamasının önceki yıllara göre daha düşük seviyelerde olduğu ortaya kondu. Ancak, uzmanlar bu seviyenin dahi DSÖ’nün önerdiği kılavuz değerlerin iki katı olduğuna dikkat çekiyor.

İstanbul’un ilçeleri Mecidiyeköy, Sultangazi, Esenyurt ve Alibeyköy’de PM 10 ortalamasının DSÖ yıllık kılavuz değerlerinin 3 katından fazla seviyede olduğu ortaya konuldu. Ankara Siteler istasyonunun yakınında ise yıllık PM 10 ortalaması DSÖ kılavuz değerlerinin dört katını aştı.

İzmir’deki en kötü hava kalitesi, 2016 yılından beri ölçüm verileri kamuoyu ile paylaşılmayan Aliağa’da ölçüldü.  İlçede, DSÖ yıllık kılavuz değerlerinin 2 katından fazla bir kirlilik yaşandığı ortaya konuldu. Aliağa’da bulunan en önemli kirletici kaynaklar; kömürlü termik santral, hurda metal işleyen demir-çelik fabrikaları ve haddehaneler, yapımı bittiği için yakında üretime geçecek olan yeni rafineri de kirletici kaynaklara eklenecek olan petrokimya tesisleri.

Türkiye’de son 10 yılda sıcak dalgalarının artması ve beraberinde yaşanan orman yangınları hava kirliliğinin önemli sebepleri arasında gösteriliyor.

‘Hava kirliliği majör depresyonu tetikliyor’

Ayrıca, raporda hava kirliliğinin genler üzerindeki etkisi de ele alındı ve kirliliğin etkisinin yaşamın tüm dönemlerinde farklı olduğu belirtildi. Gebelik öncesi, anne karnında, erken çocukluk ve yaşlılık dönemlerinde partikül maddenin etkilerine yatkınlık arttığı ifade ediliyor. Çalışmada, “Son yıllarda PM’ye maruz kalma ile mental sağlık arasındaki ilişkiye dair bulgular daha netleşmeye başladı. Hava kirliliğinin mental bozuklukların, özellikle majör depresyonun tetiklenmesindeki olası rolüne dair kanıtlar bulunuyor” ifadelerine yer verildi.

Temiz Hava Hakkı Platformu bileşenlerinden Türk Nöroloji Derneği temsilcisi Doç. Dr. Semih Ayta konuyla ilgili şunları söyledi:

Saç telinin 1/30’u kadar küçük olan ince partikül maddelerin genlerimizi etkileyerek düşük doğum ağırlığı, erken doğum, kalp-damar ve solunum sistemi hastalıkları, depresyon ve kansere sebep olduğunu biliyoruz. Dünya artık PM 2.5 ’ten de daha küçük olan ve hücrelerimizin enerji bankası olan mitokondrileri etkileyen çok ince partikül maddelerin sağlık etkilerini konuşuyor.”

THHP tarafından yapılan öneriler

Temiz Hava Hakkı Platformu, önerilerini ise şöyle sıraladı:

  • Hava Kirliliği ile Mücadele Stratejisi geliştirilmeli
  • İller bazında Temiz Hava Eylem Planları oluşturulmalı
  • PM 2.5  ve   PM 10  değerleri başta olmak üzere tüm kirleticiler ülke genelinde düzenli olarak izlenmeli ve açıklanmalı
  • Hava kirliliğinin sağlık etkilerini hesaplamayı sağlayacak ölüm sayısı gibi veriler açıklanmalı
  • Çevre mevzuatına uyması için gerekli yatırımlarını tamamlamayan kömürlü termik santrallerin çalışmasına izin verilmemeli
  • Endüstriyel yatırımlardan Sağlık Etki Değerlendirmesi Raporu istenmeli
  • Hava Kirliliği Mevzuatı DSÖ kılavuz değerleriyle uyumlu hale getirilmeli
  • Fosil yakıt desteklerine son verilmeli ve adil geçiş planları yapılmalı
  • Alternatif  enerji kaynakları, ulaşım araçları desteklenmeli
  • Sağlık Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı STK’lar, meslek örgütleri işbirliğine gitmeli,
  • Korona sonrası dönemde hava kirliliğini azaltmak için planlar yapılmalı.

Hava kirliliğine ait veriler

Raporda hava kirliliğine ait veriler de şöyle sıralandı:

  • Küresel ölçekte, alt solunum yolu enfeksiyonu kaynaklı her 6 ölümden 1’i PM 2,5 maruziyetine bağlı olarak ortaya çıkıyor.
  • Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünyada yaklaşık yılda 7 milyonun üzerinde kişi iç ve dış ortam hava kirliliğinden dolayı hayatını kaybediyor.
  • Havadaki PM 2,5 partikül maddeler akciğerlere ulaşarak iltihaplanmaya ya da kalp ve akciğer hastalıklarına neden olabiliyor. Dolayısıyla bu partiküllerin havadaki oranı kirliliğin en önemli göstergelerinden biri.
  • Dış ortam hava kirliliğinin küresel ölçekte her yıl 4,2 milyon erken ölüme neden oluyor. Bu rakam Ebola, HIV/AIDS, tüberküloz ve sıtma sebebiyle gerçekleşen ölümlerin toplamından 2,7 milyon daha fazla. İnce partikül madde (PM 2.5 ) yalnızca Avrupa’da her yıl yaklaşık 400 bin ve dünya çapında 4 milyonun üzerinde erken ölüme neden oluyor.
  • Dünyada hava kalitesine bağlı ölümler son 30 yılda yüzde 153 arttı.
  • 2020 yılında dünyada ilk defa hava kirliliği Birleşik Krallık’ta “resmi ölüm sebebi” kabul edildi.
  • Türkiye, henüz taslak halinde olan bir yönetmelik ile AB’nin 2015’te kabul ettiği ve DSÖ’nün yeni açıklanan kılavuz değerlerinin 5 katı olan kanserojen PM 2,5 yıllık limitine 2029’da ulaşmayı hedefliyor.
  • Endonezya, Fransa, Polonya ve Birleşik Krallık gibi pek çok ülkede hava kirliliğinin olumsuz sağlık etkileri nedeniyle bireyler tarafından hükümetlere davalar açılıyor.
  • Fransız Mahkemesi, sınır dışı edilmek istenen astım hastasının Bangladeş’teki hava kirliliği nedeniyle hayati tehlike oluşacağını kabul edip ülkesine geri göndermeme kararı verdi.
Tarih: 30.09.2021 Okunma: 668