Güneydoğu’da ekili arazilerin yüzde 70’i kurudu

YEŞİL GAZETE

facebook sharing button
whatsapp sharing button
twitter sharing button
linkedin sharing button
email sharing button
print sharing button

Haber: İrfan Tunççelik

*

Son 50 yılın en kurak mevsiminin yaşandığı Güneydoğu Anadolu’da ekili arazilerin yüzde 70’i kurudu. Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Diyarbakır Şube Başkanı Abdussamed Ucaman, hükümeti acil önlemler almaya çağırdı.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre, yağışların yüzde 50’ye varan oranlarda azaldığı bölge, en kurak yıllarından birini yaşıyor.

Genel Müdürlüğün 2021 Yılı Nisan Ayı Alansal Yağış Raporuna göre de Türkiye geneli nisan ayı yağışları normaline göre yarıya yakın azalma gösterirken Güneydoğu genelinde aylık yağışlar son 50 yılın en düşük seviyesinde.

Toprak Mahsulleri Ofisi de (TMO), aylık yayınladığı  “Fenolojik Değerlendirme- Hububat ve Bakliyatta Yağış, Ekiliş ve Gelişim Analizi” 2021 Nisan ayı raporunda ise, sadece nisan ayı yağışlarının, normale göre yüzde 48, geçen yıla göre ise yüzde 39 azalma gösterdiği bilgisini paylaşıldı.

Raporda, mart ve nisan yağışları  yeterli miktarda gerçekleşmediği için kuru tarımı yapılan arazilerde bitkinin strese girerek sararmasına hatta kurumasına neden olduğu kaydedildi.

‘Rekoltelerde büyük düşüş yaşanacak’

Ürünlerdeki kuruma ve sararmanın Diyarbakır’da yüzde 88 Mardin‘de yüzde 62 ve Şırnak’ta yüzde 83 oranında meydana geldiği belirtilen raporda Mezopotamya Ovası ve Şanlıurfa‘nın güneyinde bulunan Suruç, Akçakale ile kuru tarım yapılan diğer alanlarda da önemli seviyede verim kaybı yaşandığı belirtildi. Buğday ve arpanın rekoltesinin geçen yıldan daha düşük olacağı bildirilen alanda, diğer ürünlerde de büyük düşüşler bekleyen çiftçiler ise endişeli.

‘Kuraklık tüm bölgeyi etkiledi’

Diyarbakır’ın tamamını etkileyen kuraklığı Sur ilçesi Vural Köyü kırsal mahallesinde yaşayan yurttaşlar anlattı. Yüksek verimin alınan ekili arazilerinde geçen yıla göre verimin üçte iki oranında düştüğünü aktaran çiftçi Hasan Aslan, buğday ekili tarlasının hasadını beklerken, bu yıl azalan yağışlardan dolayı yeterli verim elde edemediklerini ifade etti.

Bölgede herkesin çiftçilik ile uğraştığını ve halkın büyük çoğunluğunun sıkıntı içinde olduğunu kaydeden Aslan, verimin düşmesinde hükümetin tarım ve su politikalarının da etkili olduğunu kaydetti:

“Yeterli yağmur yağmadığı için buğday ve arpa hızlı bir şekilde sarardı  ve gelişemedi. Boyları kısa kalan başaklarda yeterince dane oluşmaması nedeniyle ciddi şekilde verim kaybı yaşandı.”

‘Ekinlerin kurtulma şansı kalmadı’

ZMO Diyarbakır Şube Başkanı Abdussamed Ucaman da Yeşil Gazete’ye yaptığı açıklamada, Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Batman, Şırnak, Siirt ve Van’a kadar ekili arazilerin yüzde 70’inin kuruduğunu mevcut durumda yağışın olması durumunda bile ekinlerin kurtulma şansının olmadığını söyledi.

Bölgeye ait meteorolojik verileri paylaşan Ucaman, 2021 yılı bir önceki yıla göre %56 yağışta azalmanın kuraklığı ciddi bir boyutta taşıdığını belirterek, “Buğday, arpa, mercimek vb. bitkilerin sulu tarım yapılmamış alanlarda maalesef %70 zarar görmüş türve bunun telafisi de bulunmamaktadır” dedi.

‘Acil tedbirler şimdiden alınmalı’

Diyarbakır genelinde yaklaşık 600 bin dönüm mercimek, bir milyon dönüm arpa, 3 milyon dönüm kuru buğday üretiminin olduğu bilgisini paylaşan Ucaman, sulu tarım alanının ise en fazla yüzde 20 civarında olduğunu kaydetti.

Ucaman, bölgede yaşanan kuraklığın bölge üreticisinin yaşamını daha da güçleştirdiğine değinerek,  Türkiye‘nin başta kırmızı mercimek, buğday ve arpa üretiminde ciddi sorunların doğacağını kaydetti; ortaya çıkacak üretim eksikliği nedeniyle hasat sonrası yaşanacak fiyat artışları konusunda ise hükümeti acil önlemler almaya çağırdı.

‘Üretici mağduriyeti giderilmeli’

Toprak Mahsulleri Ofisi‘nin hububat ve baklagiller piyasasının düzenlemesi gerektiğine işaret eden Ucaman sözlerine şöyle devam etti:

“Hasat sırasında üreticinin ürününe yüksek fiyat verilerek kamusal depolamaya gidilmesi, piyasa spekülatörlerine karşı önlem alınması acil değerlendirilmesi gereken bir konudur. Bu yapılmadığı takdirde hasat sonrası yükselecek fiyatlar karşısında ithalat yapılması zorunluluğu doğsa bile, diğer ülkelerin pandemi dolayısı ile ihracat yasakları – kısıtlamaları nedeniyle iç piyasanın doyurulması mümkün görülmemektedir. Yine Nadas Alanlarının Daraltılması Projesi’ne tekrar başlanılmalı. Ayrıca, bölgede yaşanan kuraklığın tazmini için derhal uygun önlemler geliştirilmeli ve üretici mağduriyeti giderilmelidir. Tarım Kredi Kooperatifleri borçlu olan çiftçilerin borçlarının faizsiz ertelenmesi, Bağ-Kur primlerinin ötelenmesi, elektrik borcu ve sulama borcu olanların borçlarının devlet tarafından ödenmesi, hasattan sonra ÇKS ödemelerin yapılması acil önlemler arasında yer almaktadır.”

‘Plansızlık çiftçiyi mağdur ediyor’

Ucaman, Türkiye’nin tarım ve su politikalarına da değinerek, bölgede her suyun başına bir baraj yapılmasına rağmen sulama konusunda hala isabetli bir çözüme gidilemediğini belirtti.

Enerji sisteminin özelleştirilerek şirketlere devredilmesi sonucu yüksek elektrik fiyatlarından dolayı çiftçi ve köylülerin suyu kullanamaz duruma getirildiğini hatırlatan Ucaman, sözlerini şöyle tamamladı:

“Sulama yapan köylü ve çiftçi ise yüksek elektrik fiyatlarını ödeyemiyor. TEDAŞ bölgede özellikle her yıl birçok kırsal alandaki elektrik hatlarını kesiyor. Tüm bunlar ışığında görülmektedir ki barajların mantar gibi bölgede her yerde yapılmasının sanıldığı gibi bir faydası olmadı. Ayrıca bu barajların yapılması ile mansap kısmına düşen (yani barajın altındaki suyun eskiden akış yönündeki ) arazilere can suyu bile verilmemesinden kaynaklı kuraklık çölleşme, endemik bitkilerin, flora ve faunanın tümüyle yok olmasına sebep verdi. Su tutulan bölgelerde nem oranının yükselmesi sonucu endemik bitkilerde mantari hastalıkların ve diğer sair hastalıkların yaygınlaştığı görülüyor, aynı zamanda zararlı ılıman haşeratlarının popülasyonlarının yükselmesi dolayısıyla bitkiye zararlı etkisi de artıyor.

Tarımsal alanlarda bölgede ve Türkiye’nin genelinde, tarımsal alanlar için bir üretim politikası da belirlenmiş değil. Çiftçi, bulunduğu bölgede kimin ne ektiğini bilmiyor, bu yüzden de tesadüfi olarak ekim yapıyor. Bazen tüm çiftçilerin aynı ürünü ekmesinden dolayı ürün fiyatlarında büyük düşüşler görülürken, ekilmeyen bitkiler ise aşırı fiyatlanıyor. Ciddi bir planlama yapılmadığından çiftçiler mütemadiyen mağdur oluyor.” 

Nisanda üç bölgede ‘olağanüstü’ kuraklık yaşandı

Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün nisan ayı kuraklık ve sıcaklık raporlarındaki haritaya göre Türkiye’de Doğu Anadolu, Güneydoğu ve Ege’nin güney kesimlerinde ‘şiddetli’, ‘çok şiddetli’ ve ‘olağanüstü’ kuraklık görüldü. Türkiye’nin nisan ayı ortalama sıcaklığı geçen yıllara göre 1.3 derece artarak 13.4’e çıktı.

Türkiye’nin de içinde bulunduğu Akdeniz havzası, küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliğinden en çok etkilenen bölgeler arasında. Sıcaklıkların aşırı yükseldiği aylar, artık yazdan bahara doğru kaydı, yağış rejimleri ise düzensizleşti. Uzun dönemler boyu yağış almayan bölgelere birden bastıran ani ve aşırı yağışlardan da ne toprak ne de tarım alanları yararlanabiliyor. Uzmanların kuraklık yüzünden yaşanabilecek olası gıda kıtlığına yönelik uyarıları ise sürüyor.

Tarih: 18.05.2021 Okunma: 233