[2020’nin ardından] Plastik bataklığında bir yıl

YEŞİL GAZETE


Fotoğraf: Phys
facebook sharing button
whatsapp sharing button
twitter sharing button
linkedin sharing button
email sharing button
print sharing button

Şüphesiz 2020 yılının en önemli olayı Çin’de ortaya çıkan ve tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınıydı. Hayatımızın her alanını esir alan pandemi insanlığın doğa ile olan ilişkisinin sorgulanmasını da sağladı ancak ondan öte herhangi kayda değer bir değişim sinyali de vermedi.

Ne yaşadığımız hayatın tarzının yanlış olduğu fark edildi ne de doğa ile kurduğumuz ilişki dönüştü. Üstelik bunlar olmazken daha da vahim ve gelecekteki başka krizleri de derinleştirecek birçok farklı tercihler bile yapıldı.

Maden sahalarının sayısı arttırıldı, çöp ithalatı tam bir suç faaliyetine dönüştü, plastik tüketimi çığırından çıktı, totaliterleşme arttı, ormansızlaşma şiddetlendi ve kısacası hiçbir şeyden ders alınmamış bir şekilde yıl tamamlandı.

Yeşil Gazete‘deki köşemde de sık sık belirttiğim birçok olay 2020 yılı için en önemli olaylar listesine girebilir elbette. Ancak bana göre en önemli 4 olay şöyle:

1- İthal edilen plastik çöplerin yasadışı imhası

Benim için 2020 yılının şüphesiz en önemli olayı, Çeşitli Avrupa ülkelerinden ithal edilen plastik çöplerin Adana’da yol kenarlarında yakılması oldu. Çünkü plastik endüstrisinin ve onun karar alıcı uzantılarının sürekli savunduğu şey olan “ham madde ihtiyacı” yalanı söndü ve bu işin tıpkı çöp gibi kirli bir iş olduğu açık ve seçik ortaya serpildi.

2020 yılı içerisinde Türkiye’nin çöp ithalatıyla ilgili ulusal ve uluslararası birçok medya kuruluşunda çeşitli haber, belgesel ve soruşturma haberi yapıldı. İşte onların listesi:

2- 65’ten fazla geri dönüşüm/plastik fabrikası yandı

2020 yılının Ağustos ayının sonunda İnterpol bir rapor yayınlamış ve çöp ticaretinin artık bir suç faaliyetine dönüştüğünü ortaya koymuştu. Bu faaliyetlerin Türkiye’de de olabileceği ihtimali konuşulmuş ve olayın ihtimal değil gerçek olduğu Adana’da ortaya çıkartılan yasadışı çöp yakma olayları neticesinde netleşmişti.

Ancak bu suç faaliyetleri bununla sınırlı değildi. 2019 yılı sonunda Adana’da fark ettiğimiz ve içerisinde bolca ithal çöpün bulunduğu bir tesis yangını sonrası bu tür yangınların izini sürmüş ve yaptığımız aramalar sonucu 2020 yılı içinde 65’ten fazla benzer yangın olduğunu gördük.

Bu yangınların sadece basına yansıyan yangınlar olduğunu belirtmekte fayda var. Bu yangınlar çöp ticareti, geri dönüşüm ve plastik üretiminde ne türden bir denetimsizlik ve yozlaşmışlık olduğunu da ortaya koyuyor.

3- Polipropilen üretim fabrikaları

Türkiye Avrupa’nın en büyük ikinci plastik üreticisi konumunda. Bu ünvanı 2020 yılı için de geçerli. Bu durumun en önemli belirleyicisi de plastik tüketimi. Doğrusu tüketimin ana kaynağı üretim. Çünkü plastik üretilmediği sürece, tüketimi de söz konusu olamaz. İşte bu denli devasa üretim de beraberinde bir ham madde ihtiyacı doğuruyor.

Türkiye bu anlamda ciddi bir ham madde ihracatçısı. İşte bunu fark eden uyanık yatırımcıların girişimiyle 2020 yılında Adana ve Mersin illerine iki adet devada petrokimya fabrikası kurulması planlanıyor. O da yetmiyor bir de plastik ipliklerin ve pet şişelerin ana malzemesi olan PET plastik ham maddeleri için de bir fabrika yine Adana’ya kurulmayı bekliyor.

Yani hali hazırda son tüketiciden sonra ortaya çıkan plastik çöpün yakıldığı şehre bir de ham plastik fabrikaları kurmak gerçekten dahiyane. Böylelikle çöpün son olarak zehre dönüştüğü yere zehrin kaynağını kurmak gerekir. Böylelikle Hindistan’da meydana gelen bir zehir sızıntısı gibi bir sızıntısı ile zincirin tamamlanması gerekiyor.

4-  Plasticenta: Doğmamış bebeğin payına düşen

Plastik artık hayatımızın her alanında olduğu için, her türlü ortamda, organda ya da dokuda plastiğe denk gelinmesi şaşırtıcı olma özelliğini yitirmiştir. Ancak plastiğin bu kadar yaygın olarak hayatımızın içine girmesi sonucunda plasenta da dâhil mikroplastiğe rastlanıyor olması hayatı nasıl da yanlış yaşıyor olduğumuzu gösteriyor.

Bir grup İtalyan araştırıcının gerçekleştirdiği araştırma, her ne kadar benim için sürpriz olmayan sonuçlar içerse de bu kadar da olmasın dedirten bazı sonuçlar içeriyordu. Annenin beslenmesi ve yaşadığı çevredeki atmosferde bulunan mikroplastiklerin solunum yoluyla plasentaya ulaştığının tahmin edildiği çalışmada dört adet plasentada toplamda 12 adet mikroplastik bulunduğu rapor edilmişti. İşte bu plastik konusunda bardağı taşırması gereken en önemli olaylardan biriydi.

Tarih: 01.01.2021 Okunma: 293