Plastik kirliliği sınırları aştı, Everest Dağı’nın zirvesine ‘tırmandı’

YEŞİL GAZETE

facebook sharing button
whatsapp sharing button
twitter sharing button
linkedin sharing button
email sharing button
print sharing button

Mikroplastik kirlilik dünyanın en yüksek dağı olan Everest Dağı’nın zirvesine kadar ulaştı. 2018 yılında dünyanın en derin noktası olan Mariana Çukuru’nda tespit edilen plastik çöplerin ardından yapılan bu keşif ile insanlığın gezegenin bütün noktalarını kirletmeyi başardığı bir kez daha kanıtlanmış oldu.

Küçük plastik lifler, 8 bin 850 metrelik dağın tepesinin birkaç yüz metre yakınında, balkon olarak bilinen bir noktada bulundu. Ayrıca dağın 5 bin 300 metre yüksekliğinden 8 bin 440 metre yüksekliğine kadar olan bölümündeki 11 lokasyondan toplanan tüm kar örneklerinde mikroplastik bulundu.

‘Dağcıların kıyafetlerinden gelmiş olabilir’

The Guardian’ın aktardığına göre en yüksek mikroplastik konsantrasyonu ise dağcıların ve yürüyüşçülerin en çok zaman geçirdiği Ana Kamp çevresinde bulundu. Bilim insanları plastik liflerin dağcıların giysi, çadır ve iplerinden gelmiş olabileceğini söyledi.

İsviçre Alpleri ve Fransız Pireneleri‘nin ücra bölgelerindeki mikroplastik kirliliğin diğer yeni keşifleri, parçacıkların daha uzak yerlerden rüzgarla da taşınabileceğini gösteriyor.

‘Her kar örneğinde mikroplastik var’

Yeni araştırmaya liderlik eden Plymouth Üniversitesi’nden Imogen Napper, “Analiz ettiğim her kar örneğinde mikroplastik bulmak beni gerçekten şaşırttı” dedi.

Napper konuşmasını, “Everest Dağı, her zaman uzak ve bozulmamış olduğunu düşündüğüm bir yer. En yüksek dağın tepesine yakın bir yeri bile kirlettiğimizi bilmek gerçekten göz açıcıdır” ifadeleriyle sürdürdü.

‘Azalt, tekrar kullan, geri dönüştür’

Gezegeni korumamız ve bakmamız gerektiğini belirten Napper, “Çevremizde çok yaygın olan mikroplastikler konusunda uygun çevresel çözümlere odaklanmanın zamanı geldi” dedi.

Plastik kullanımını azaltma, tekrar kullanma ve geri dönüşümün önemli olduğunu belirten Napper, birçok mikroplastiğin ise giyilen sentetik kumaşlardan meydana geldiğini söyledi.

Havada, suda ve toprakta

Her yıl milyonlarca ton plastik çevreye karışıyor. Bu plastikler zehirli katkı maddeleri içerebildiği gibi zararlı mikroplar da taşıyabiliyor ve onu yiyecek zannederek tüketen yaban hayatına zarar verdiği biliniyor.

İnsanlar ayrıca mikroplastikleri yiyecek ve su yoluyla tüketiyor ve hatta atmosfere kadar karışan plastikleri sokunum yoluyla vücuduna alabiliyor.

2019’da en az 880 kişi tarafından tırmanılan Everest’teki çöplerle ilgili uzun süredir devam eden endişeler vardı. Ancak yeni çalışma, 5 mm’den daha küçük ve bu nedenle toplanamayacak kadar küçük olan mikroplastik kirliliği değerlendiren ilk çalışma oldu.

Litre su başına 30 mikroplastik parçacık

One Earth dergisinde yayınlanan çalışmada, 2019’da National Geographic keşif gezisi tarafından toplanan numuneler analiz edildi. Bilim insanları, toplanan kar numunelerinde litre su başına ortalama 30 mikroplastik parçacık buldu. En kirli numunede ise bu aran litre başına 119 parçacığa kadar yükseliyor.

Araştırmada kar numunelerinin dışında sekiz lokasyondan toplanan akarsu örnekleri de analiz edildi. Akarsuların ise yalnızca üç tanesinde plastik kirliliğe rastlandı. Bunun sebebinin akarsuların plastiği daha iyi temizleme imkanı olmasından kaynaklandığı düşünülüyor.

Napper, önceki çalışmasında ise bir çamaşır makinesinin her döngüsünün 700 bin mikroskobik plastik elyafı serbest bırakabildiğini ve biyolojik olarak parçalanabildiği iddia edilen plastik poşetlerin doğal ortamda üç yıl sonra hala sağlam olduğunu keşfetmişti.

Tarih: 24.11.2020 Okunma: 959