KA.DER: Yerel seçimlerde kadın adayların sayısı hayal kırıklığı yarattı

YEŞİL GAZETE


31 Mart 2019 yerel seçimlerine yaklaşırken partiler Belediye Başkan adaylarını açıklamaya devam ediyor. Daha önceki seçimlerde olduğu gibi bu seçimlerde de kadın adaylara verilen destek merak konusu. Yeşil Gazete’nin sorularını yanıtlayan Kadın Adayları Destekleme Derneği (KA.DER) Genel Başkanı Nuray Karaoğlu, yerel seçimlerde kadın adayların sayısının hayal kırıklığı yarattığını söylüyor.


1-) Siyasi partilerde kadının temsili konusu yeteri kadar konuşulmuyor. Bununla birlikte partilerin tüzük ve programlarına baktığınızda cinsiyet eşitliği konusunda nasıl bir portre ortaya çıkıyor? Hangi parti kadın adaylara daha çok destek veriyor?

Partilerin tüzük ve programlarına baktığımızda eşitlik ve adalet gibi kavramlar olmakla birlikte cinsiyet eşitliğine dair az sayıda ifadeye rastlıyoruz. Kadın konusu ve kadın politikaları sözde yer almasına karşın pratikte ve eylemde ne yazık ki gözükmemektedir. Örneğin, tüzük ve programlarında cinsiyet kotası olan partilerde bile bunun pratikte uygulanmadığını görüyoruz. Kadın politikaları aynı zamanda aile, çocuk ve yaşlı bakım hizmetleri üzerinden kısıtlanmaktadır. Yerel seçimlerde kadın adaylar yine görmezden gelindi. Mart sonunda yapılacak yerel seçimlerle ilgili olarak Cumhur ve Millet İttifakları tarafından çok sınırlı sayıda kadın belediye başkan adayı gösterildi.

En fazla kadın belediye başkanı adayını, yüzde 50 oranıyla HDP gösterdi

AK Parti’nin açıklanan 1297 adayından sadece 24’ü kadın ve bu %1,25’lik bir oran oluşturuyor. Tüzüğünde kadınlara % 33 oranında temsil hakkı tanıyan, CHP’nin açıkladığı kadın aday sayısı 44 ve bu rakam açıklanan 842 adayın % 5,23’ü. Bazı yerlerde aday göstermeyen MHP’nin açıkladığı 750 adaydan sadece 14’ü kadın. Bugüne kadar 122 aday açıklayan İYİ Parti’nin 5 kadın adayı bulunuyor (% 3,85) ve Saadet Partisi de sadece 2 kadın aday açıkladı. Saadet Parti’nin açıklanan aday sayısı 261 (% 0,77) si kadın. Kadınları her düzeyde eşit kabul eden HDP’nin ise daha önceki seçimlerde olduğu gibi adaylarının yarısı kadın. 290 aday açıklayan HDP’nin 145 kadın adayı yerel seçimlerde yarışacak.

2-) Günümüzde toplumsal cinsiyet eşitliğinden bahsedebiliyor muyuz?

Mevcut iktidarda gerek söylem gerekse pratikteki yaklaşımlarda toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşamadığımız bir gerçektir. Dünya Ekonomik Forumu, Cinsiyet Eşitliği 2018 raporuna göre dünya ülkelerinin cinsiyet eşitliğine göre sıralandığı listenin ilk sıralarında İzlanda, Norveç, İsveç ve Finlandiya bulunurken Türkiye listenin sonlarında yer alarak 149 ülke arasında 130’uncu oldu. Bu Türkiye açısından çok üzücü bir durumdur.

 KA.DER Yerel Yönetimler Akademisi Antalya Kampı’na katılan Kadın Meclisleri Muhtar Adayları sertifika töreni, Aralık 2018

“Türkiye’deki kadın hareketi İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanması noktasında güçlü bir irade sergiledi”

3-) Kadına yönelik şiddetin bir insan hakları ihlali olduğunu ve kadınlara yönelik ayrımcılığın bir biçimi olduğunu söyleyen “İstanbul Sözleşmesi”nin hem ilk imzacısı hem de parlamentosunda onaylayarak sözleşmeye taraf olan ilk ülke Türkiye idi. Türkiye’deki kadınlar için ne ifade ediyor? Türkiye’deki kadın hareketini nasıl değerlendiriyorsunuz?

İstanbul Sözleşmesi kadınlar için çok önemli bir güvencedir. Türkiye’nin ilk imzacı devlet olmasına rağmen uygulamada yaşanan problemler nedeniyle istenilen gelişmelerin olmadığını üzülerek gözlemliyoruz. Türkiye’deki kadın hareketi İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanması noktasında güçlü bir irade sergilemiş ve sözleşmenin imzalanması önemli katkı sunmuştur. Kadın hareketinin gücüne burada bir kez daha şahit oluyoruz. Kadına yönelik şiddetin çok belirgin bir şekilde öne çıktığı bu dönemde İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması hayati önem taşımaktadır. Çünkü kadınlar bir insanın en temel hakkı olan yaşama hakkının ellerinden alınmasıyla karşı karşıyalar. Bu noktada, bütün kurum ve kuruluşlar İstanbul Sözleşmesi’nin kapsamındaki taahhütleri acilen yerine getirmek zorundalar.

“Ataerkil sistemin oluşturduğu kodlar medya ve diziler aracılığıyla tekrarlanıyor”

4-) Şiddet, eşitsizlik ve ayrımcılığı engellemeye çalışırken toplumda kitle iletişim araçlarının gücü ile kadınların maruz kaldığı şiddet olaylarının normalleştirmesi nasıl bir tehlike arz ediyor? Böyle bir durumda şiddete karşı toplumsal farkındalığı nasıl arttırabilir, eşitlikçi bir dönüşümü nasıl yaratabiliriz?

Ne yazık ki şiddeti meşrulaştıran söylemlere TV programlarında, gazete haberlerinde ve gündelik hayatta sıklıkla rastlıyoruz. Bunun en büyük sebebi ataerkil sistemin oluşturduğu kodların medya ve diziler aracılığıyla tekrarlanmasıdır. Aynı zamanda diğer sebepler aşağıdaki gibi sıralanabilir.

> Kültürel faktörler

> Ekonomik faktörler

> Yasal düzenlemelerdeki eksiklikler

> Eğitim

Bu nedenle, medyanın kadın bakış açısıyla takibi ve değerlendirilmesi, cinsiyetçi dilin ve rollerin çıkartılması ayrıca önem arz etmektedir.

“Kadınlar hangi siyasi partiye kendilerini yakın hissediyorlarsa o partide aktif olarak çalışmalı”

5-) KA-DER adına kadınlara bir mesajınız var mı?

Kadınlar kendi güçlerine güvenmeli, özgüvenlerini geliştirmeli ve özellikle de siyasal alana olan ilgilerini arttırmalı, hangi siyasi partiye kendilerini yakın hissediyorlarsa o partide aktif olarak çalışmalı ve iddialarını ortaya koymalıdır. Çünkü bizim pratikte de gördüğümüz şey şudur: Kadınlar sadece seçmek değil seçilmek ve yönetmek istiyorlar. Hatta, kadınlar karar alma mekanizmalarında eşit temsil edilse dünya daha farklı ve daha güzel bir dünya olacaktır. 2019 Yerel Seçim kampanyamızı, “Kadın Yoksa Adalet Yok!”, “Kadın Yoksa Özgürlük Yok!”, “Kadın Yoksa Demokrasi Yok!” mesajları oluşturuyor. Aynı zamanda da, “Kadınlar kadınları seçmeli” diyoruz.

Haber: Merve Damcı

(Yeşil Gazete)

Tarih: 08-02-2019 Okunma: 790