Avrupa Birliği’nde 2017’de ilk kez yenilenebilir kömürü geçti

YEŞİL GAZETE

YEŞİL GAZETE

Londra merkezli Sandbag ve Berlin’de bulunan Agora Energiewende, Avrupa’daki enerji dönüşümünün yıllık değerlendirmesine yer veren yeni raporunu yayımladı.

Çalışma, Avrupa Birliği’nin (AB) 2017 yılında ilk kez rüzgâr, güneş ve biyokütleden, kömüre (taş kömürü ve linyit) göre daha fazla elektrik ürettiğini ortaya koyuyor.


Rapora göre sadece beş yıl önce elektriğin kömürden üretim payı rüzgâr, güneş ve biyokütleden üretim payının iki katından fazlaydı. Şimdiyse enerji dönüşümü ile birlikte durum tersine dönmeye başladı ve bu dönüşüm rapora göre “inanılmaz bir ilerleme”.

Çalışma, raporda kullanılan verilerin, AB üyesi 28 ülkenin her birinden sağlanan elektrik piyasası verilerine dayanılarak yapılan en iyi tahminler olduğunu belirtiyor.

Her AB ülkesinde yenilenebilir enerji farklı oranlarda büyüyor

Çalışma, hidroelektrik dışındaki yenilenebilir kaynaklardan üretilen enerji payının geçtiğimiz yıl %12 arttığını ortaya koyuyor. 2017’de hidroelektrik santrallardan üretimde keskin bir düşüş yaşandığı için bir önceki yıla göre nispeten daha az olsa da, yenilenebilir kaynaklı elektrik üretiminin Avrupa elektrik üretimindeki payı %29,8’den %30’a çıktı.

Rapora göre, her AB ülkesinde yenilenebilir enerji farklı oranlarda büyüyor. Örneğin son üç yılda yenilenebilirdeki artışın yarısından fazlasını Birleşik Krallık ve Almanya gerçekleştirdi ve bu artışta rüzgâr büyük bir rol oynuyor. 2017’de Almanya’da elektriğin %30’u, Birleşik Krallık’ta ise %28’i rüzgâr, güneş ve biyokütleden elde edildi.

En çarpıcı büyüme ise Danimarka’da yaşandı. Danimarka, yıllık %7 oranında bir artışla, 2017’de elektriğin %74’ünü rüzgâr, güneş ve biyokütleden üretti. İspanya, İsveç, Belçika, Hollanda, Fransa ve Orta ve Güneydoğu Avrupa’daki birçok ülkede enerji dönüşümü hızlanırken yenilenebilir enerji büyümeye devam etti.

Örneğin, 2011’den beri rüzgâr, güneş ve biyokütlenin payı, tek haneli rakamlardan Hırvatistan’da %18’e, Romanya’da %16’ya çıktı. 2017 itibarıyla rüzgâr, güneş ve biyokütleden elektrik üretimi hâlâ %10’un altında olan altı ülke var: Slovenya (%4), Bulgaristan (%7), Fransa (%8), Slovakya (%8), Çek Cumhuriyeti (%8) ve Macaristan (%10).

Elektrik sektöründeki emisyonlar düşmüyor

Fosil yakıt konusunda gelişmeler ise değişiklik gösteriyor. Taş kömüründen elektrik üretimi rüzgârın artışı sebebiyle %7 oranında düşerken Hollanda, İtalya ve Portekiz’de kömürü terk etme politikalarıyla birlikte taş kömürü üretimi düşmeye devam edecek.

Enerji dönüşümünün 2017 yılında hızlanmasıyla birlikte rüzgâr ve güneş enerjisindeki yükselişe karşın, Avrupa elektrik sektöründeki emisyonlar 2017’de düşmedi ve 1.019 milyon tonda sabit kaldı.

Bunun sebebi üç farklı etmenin birleşimiyle açıklanabilir: Öncelikle, yağış azlığı sebebiyle barajlardan elektrik üretimi Avrupa çapında düşüş gösterdi. İkincisi, Fransa ve Almanya’daki nükleer santrallar mahkeme kararıyla hizmet dışı bırakıldığı için önceki yıllara göre daha az elektriği şebekeye verdi. Son olarak da AB’deki elektrik tüketimi arka arkaya üç yıldır artmaya devam ediyor; 2017’de de %0,7 oranında artış gösterdi. Emisyonlar elektrik sektörü dışında da artarken, çalışmanın yazarları Avrupa Birliği Emisyon Ticaret Sistemi (AB ETS) dahilindeki emisyonların 2010’dan beri ilk defa artacağını ve 1.750 milyon tondan (2016) 1.756 milyon tona çıkacağını tahmin ediyorlar. AB ETS dışında kalan petrol ve gaz tüketiminin de yükseldiği düşünülürse, toplam AB emisyonlarının %1 oranında artacağı öngörülüyor.

“2030’da %35 yenilenebilir enerji mümkün”

Konuyla ilgili açıklama yapan Agora Energiewende’nin Avrupa Enerji Politikaları Direktörü Matthias Buck, Birleşik Krallık ve Almanya’da rüzgârın ilham veren başarı hikayesinin yenilenebilir enerjiye gittikçe daha fazla güvenilmesini sağladığını söylerken Avrupa’daki tüm ülkelerin bir araya gelmesi halinde, 2030’da %35 yenilenebilir enerjinin kesinlikle mümkün olduğunu vurguluyor.

Sandbag analiz uzmanı Dave Jones ise elektrik tüketiminin üçüncü ardışık yılında artığını, bu sebeple ülkelerin enerji verimliliği konusundaki girişimlerini yeniden değerlendirmesi gerektiğini söylüyor ve ekliyor: “Emisyonlarda gerçekten fark yaratmak için ülkelerin kömürlü santrallerden vazgeçmesi gerekiyor. Avrupa’da işletmedeki 258 termik santralinin 2017’de, AB ETS emisyonlarının yüzde 38’inin ve toplam AB emisyonlarının yüzde 15’inin sorumlusu olduğunu tahmin ediyoruz”.

 

(İklim Haber)

Tarih: 02-02-2018 Okunma: 859