Yeni öğretim yılı başladı. Okullar,
sınıflar, öğretmenler öğrencilerine kavuşmaktan memnun ve mutlular. Bir ülke
eğitim ve öğretimde ne kadar ileri ve gelişmiş ise diğer alanlarda da aynı
şekilde gelişmiştir. Yine bir ülke eğitim açısından ne kadar geri ise diğer
alanlarda da geridir.
Ülkemiz dünya üzerindeki coğrafi konumu, sahip
olduğu, ekonomik, sosyal ve kültürel zenginlikleri ile dost düşman herkesin
ilgi alanına girer. Ülkemizin her bakımdan gelişmesi, dostlarımızı
sevindirirken, düşmanlarımızı üzer. Bu açıdan ülkemizin gelişmesi, milletimizin
refah düzeyinin artması için eğitim ve öğretim faaliyetlerini çağdaş uygarlık
seviyesinin üzerine çıkmamız gerekiyor.
Eğitimde, bilim ve teknolojide hangi ülke
ve toplum, bizden ileride ise, gelişmiş ise gidip öğrenmek, tecrübe ve bilgi
biriminden yararlanmak, mensubu olduğumuz İslam dinin bir gereğidir.
Peygamberimiz bir hadisinde “İlim Çin’de bile alsa gidip alınız” şeklinde ifade
etmişlerdir. Bugün bazı Avrupa ülkeleri, Japonya, Güney Kore, ABD ve Kanada
gibi ülkelerden pek çok alanda gerilerdeyiz. Elbette her bakımdan bizlerden çok
kötü durumda olan ülkeler de var. Ama bizim yerimiz geri kalmış veya gelişmekte
olan ülkeler değil, gelişmiş ülkeler arasında olmaktır. Eğitimin, bilimin, tekniğin peşinde koşmamız,
yorulmamız, uykusuz kalmamız gerekiyor.
Geçen hafta yayımlanan yazımızda, eğitim ve
öğretimde öğrenci-öğretmen-çevre faktörlerinin uyumlu olmasının önemini ifade
etmiştik. Bu konuda sosyal medyada rastladığımız bir başarı öyküsünü aktaralım.
Yine yeni bir öğretim yılı başlamak
üzeredir. Okul müdürü, okulunu ve öğrencilerini nasıl daha başarılı yapabilirim
diye düşünüp durmaktadır. Okuluna başka bir şehirden tayinle yeni gelmiş,
dosyasına göre pek de başarılı olmayan bir öğretmeni odasına çağırıp, onunla konuşmaya
karar verir. Henüz öğretim yılı başlamadığı için öğretmenler evlerinde veya
tatil yörelerindedir. Müdür, okula yeni gelen öğretmene telefon açar, okula davet
eder, buluşurlar. Bir süre oradan buradan konuşurlar. Sonra sözü eğitim ve
öğretime, okula, sınıflara, öğrencilere ve sınavlara getirirler. Öğrencilerin sınavlarda
yüksek puanlar alması, iyi okulları kazanmaları için ne yapması gerektiği
üzerinde dururlar. Konuşmanın sonuna doğru Müdür, öğretmenim sizi tanımaktan memnun oldum.
Çocuklarımızın başarısı için, bize sizin gibi öğretmenler lazım. Bu konuda size
güvenebilir miyim? Öğretmen elbette Müdür Bey, elimden gelenin fazlasını
yapacağımdan emin olabilirsiniz. Müdür, öğretmenim okulumuzun ve çocukların
başarısı için, son sınıfımızın öğretmenliğini kabul etmeni istiyorum, der. Öğretmen
heyecanla bu öneriyi kabul eder. Müdür ve öğretmen görüşmeden memnun
ayrılırlar.
Ama müdür de öğretmenin hala kafası
karışıktır. Müdür öğretmenin bu teklifi kabul etmesine rağmen başarıp
başaramayacağını bilememekte, öğretmen de bu ağır yükün altından hakkıyla
kalkıp kalkamayacağına inancı zayıftır. Ama öğretmen görüşmeden sonra, öğrencilere
nasıl faydalı olacağı, nasıl iyi bir eğitim vereceği, çocukların sınavlarda
nasıl üstün başarılar yakalayacağı konusunda gecesini gündüzüne katar. Kitaplar
okur, internette araştırmalar yapar, bilgisini görgüsünü geliştirir. Okul
müdürü de, yeni gelen öğretmenin çok başarılı bir öğretmen olduğunu herkese sürekli
anlatır.
Okulların açılmasıyla birlikte öğrenci
velileri ile toplantılar yapılır. Müdür öğrenci velilerine öğretmenin ne kadar
başarılı olduğunu, çocukların başarısı için her anne babanın da çaba göstermesi
gerektiğini anlatır. Öğretmenin hal ve hareketleri toplantıya katılan anne ve
babaların hoşuna gitmiştir. Öğrenci velileri toplantıdan sonra sağda solda,
öğretmeni öve öve bitiremezler. Çocuklarına öğretmeni bire beş katarak anlatırlar.
Öğretmen bir anda kentin dilinde efsane haline gelmiştir.
Yeni öğretim yılı başlamış, öğretmen ve
öğrencileri buluşmuş, dersler işlenmeye başlamıştır. Daha ilk dersten itibaren
aralarında sevgi ve saygıya dayalı çok sıcak bir etkileşme yaşanır. Öğretmen
çocukları her sabah sınıfın önünde karşılamakta, şakalaşmaktadır. Öğretmen,
öğrencileri, öğrenciler de öğretmenlerini çok sevmişlerdir. Bu durum
öğrencilerin anne ve babalarına da yansır. Öğretmenin kullandığı öğrenme ve
öğretme yöntemleri dilden dile dolaşır. Sene içinde, sene sonunda yapılan
sınavlarda öğrenciler harika sonuçlar alır.
Sene sonu gelmiş, öğrenciler mezun olmuş,
her biri yüksek puanlar alarak istedikleri okulları kazanmışlardır.. Öğretmen memnun, anne ve babalar memnun,
okul idaresi ve müdür de memnundur.
Eğitimde karşılıklı sevgi, saygıya dayalı
güven, sistemli çalışma başarının anahtarıdır. Elinizde anahtarınız varsa,
kapıları zorlamadan açarsınız.
|
|
|
|