Muza sevdalı bir adam…
Kültür ve sanat hareketleri
çoğu zaman para getiren, karlı bir yatırım alanı değildir. Fakat kültür ve
sanat faaliyetleri insani bir ihtiyaçtır. Kültür sanat alanında çalışmak zordur
ve fedakârlık ister. Bu alanda Anamur’a hizmet etmeye çalışan gönüllü bir
kuruluş var. Toplantılar, konferanslar, şiir geceleri, anma programları ve
kültürel amaçlı geziler düzenliyor. Anamur Kültür Derneğinden söz ediyorum.
2017 yılının son
günlerinde Anamur Kültür Derneği tarafından Anamur Belediyesi Meclis Salonunda
kültür ve sanat ağırlıklı bir program düzenlendi. Programda eğitimci yazar
Mansur Işıkbol’un son kitabı “Muz Sevdası” tanıtıldı. Anamur adına, muz adına konuşmalar
yapıldı, anılar anlatıldı. Fakat pek çok yerde olduğu gibi, Anamur’da da halkın
okumaya, yazmaya pek fazla ilgisi olmadığından program belki tam olarak amacına
ulaşamadı. Ama mesaj yerine ulaştı.
Halk arasında
meşhur bir söz vardır. “Acılar paylaştıkça azalır. Sevinç paylaşıldıkça artar.”
Eğitim, öğretim de böyledir. Öğretmen bilgi, görgü ve tecrübelerini paylaştıkça
değer kazanır, büyür. Bilgi önce topraktan fışkıran bir filiz, sonra bir
fideye, fidana, nihayet kocaman bir ağaca dönüşür. Asırlara meydan okuyan ulu
bir çınar, bir sedir olur.
Eğitimci yazar ve şair Mansur Işıkbol, 1946
yılında Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde doğmuş. İlkokul ve ortaokulu Kadirlide
tamamladıktan sonra Adana Öğretmen Okulundan mezun olmuş. 1968-1969 öğretim
yılında, o zamanlar Anamur’a bağlı olan, şimdi Bozyazı’ya bağlı Bahçekoyağı
köyünde öğretmenliğe başlamış ve birkaç sene çalışmış. 20 yılı çeşitli
okullarda yöneticilik olmak üzere 32 yıl milli eğitime hizmet vermiş. İngiltere’ye
gidip Türk okulunda yöneticilik yapmış. İngiltere Türk Öğretmenler Derneğinde
çeşitli görevlerde bulunmuş. Halen İngiltere’nin başkenti Londra’da yaşıyor.
Mansur Hocanın daha önce yayımlanan “Öğretmen
Olmak (Anamur’da)” ve “Ormancı -7
Mart’da 3 Kurşun” romanlarını okumuştuk. Bu defa karşımıza “muz sevdası”
romanıyla çıkıyor. Romanında bu ülkeye, bu topraklara, Anamur’a ve muzculuğa
sevdalı bir mühendisin hayatını anlatmış. Okuduk. Bir şiir gibi, derin
vadilerde çağıldayarak akıp giden bir dere gibi insanı sarıveren güzel bir eser
çıkmış ortaya. Eline diline ve gönlüne sağlık Mansur Hocam.
“Muz Sevdası” romanının
kahramanı, Ziraat Yüksek Mühendisi Bünyamin Kozaktır. Bünyamin Bey, muz
yetiştiriciliği konusunda yaptığı çalışmalar ve yeniliklerle kendinden söz
ettirmeyi başaran bir isim. Ancak pek çok sosyal ve kültürel etkinliklere
katılmaktan geri durmayan, hatta her türlü desteği sağlayan bir kahramandır.
Doğma büyüme Anamurlu değildir. Ancak çoğu
Anamurludan daha fazla Anamur sevdalısı, muz sevdalısıdır. Muzun kitabını yazan
adam olarak bilinip, tanınmıştır. Bünyamin Beyin Anamur ve “muz sevdası” Mersin-Antalya
yol boyunda rastladığı bir muzcuyla aralarında geçen ilginç konuşma ile başlar: “1993 yılı şubat
ayında görev yaptığım Niğde ilinden, ailemin oturduğu Antalya’ya giderken
Anamur’u görmek için sahil yolunu tercih ettim. Eşimin 1970 li yıllarda 2 yıl
kadar ikamet ettiği Anamur, eski güzelliği ile duruyor ise belki yerleşebiliriz
düşüncesindeydik. Kaledran’da yol kenarında bir muz satıcısı vardı. Durduk.
Baktım sattığı ithal muz idi. Satıcının hemen arkasında ise Kaledran’ın açık
muz bahçeleri uzanıyordu.
- Sana
bu muzu satmana nasıl izin veriyorlar?
- Kimden
izin alacakmışım?
- Kaledran’lılardan.
- Ben
de Kaledran’lıyım.
- O
zaman size müstahak geldiğiniz durum! O
tarihte böyle düşünmüştüm. Muz üretilen köyde, üretici, arkasında muz
bahçeleri, ithal muz satıyorsa ve kimse buna tepki göstermiyorsa ve satan kişi
durumun farkında değilse, vay o ülkenin haline diye düşünmüştüm. Sorun büyüktü.
Bu sorunun çözümü için muz üreticisinin bu konuda bilgilendirilmesi, uyarılması
gerekiyordu.”
Ziraat
Mühendisi Bünyamin Kozak’ın Anamur’da muz serüveni, İlçe Tarım Müdürlüğünde
göreve başlamasıyla başlıyor. Ancak görev yaptığı süre içinde muzla uzaktan
yakından ilgisi olmayan çeşitli bölümlerde çalışmış. Aslında Anamur’da çalışan mühendislerin
hiçbirinin muz üretimi konusunda eğitimi ve çalışması yoktur. Anamur ve
çevresinde başlangıçtan itibaren muzculuk, dededen, babadan kalma yöntem ve tecrübelerle
bugünlere gelmiştir. Bu nedenle herkesin yöntemi farklıdır. Hatta çoğu muzcu bildiklerini
başka biriyle paylaşmak istemez. Bunu çok da yadırgamamak gerekir. Zira bu konu
Anamur ve çevresinin geleneksel toplum yapısıyla yakından ilgilidir. Şimdiye
kadar herkes, başının çaresine bakmıştır. Bir politikacının deyimi ile “bayırda
çobanlar karşılıklı dağlarda davar gütmüş azıklarını bölüşememiş, beraber iş
yapmamışlardır.
Bünyamin
Bey muz konusunda araştırma çalışmalarına başladıktan sonra akla hayale
gelmedik engellerle karşılaşıyor. Yılmıyor. Olmadı Anamur’dan sürgün ediyorlar.
Fakat STK’ların ve halkın karşı çıkmasıyla politikacılar geri adım atmak
zorunda kalıyorlar. Muzun kitabını yazıp yayımlıyor. Kitabını çoğu kişiye
ücretsiz dağıtıyor. Muz bülteni çıkarıyor. Çiftçi eğitim merkezinin kurulmasına
öncülük ediyor. Yeni nesil muz seralarının yapılmasını teknik destek sağlıyor.
Üreticilerle birlikte dağda, bayırda, ovada muz üretimini bir adım daha öteye
götürmenin çarelerini arıyor. Bununla yetinmiyor, muz üretiminde söz sahibi olan
ülkelere gezilere gidiyor. Gözlemlerini, öğrendiklerini konferanslarla,
yazılarıyla dostlarına aktarıyor.
“Muz
Sevda” kitabını okudum ve bunları görebildim. Sizler de okuyunca daha çok
şeyler bulacağınızdan eminim.
Eline,
diline gönlüne sağlık. Teşekkürler Zübeyde Hocam ve Bünyamin Bey. Elbette bir
teşekkür de Mansur Işıkbol Hocama…
|